Madem kapatıldık mahkeme kararıyla .
Madem belli değil ne zaman açılacağımız.
E o zaman mekan değiştirelim dedim .
Artık http://www.denizimiz.com/ ' dayız .
Sevenlerimize duyurulur .
Shade and Love
Shade and Love , Oğulcanım Denizim için tuttuğum bir günlük . Zaman hızla akarken, Denizimin büyüme sürecinde öğrendikleri , duyguları . Bana kazandırdıkları , hissettirdikleri . Öğrendiklerim . Unutmak istemediklerim .
2 Mart 2011 Çarşamba
1 Mart 2011 Salı
Kapatıldık
Lig TV çok büyük paralar ödeyip maçlarının yayın hakkını satın alıyor . Digitürk evlerimize gelip çanak anten kurup receiver 'a bir kart takıyor . Baban ve dayın gibi maçkolikler de bidolu para ödeyerek LİG TV abonesi oluyorlar . Sonra evde Fener maçlarında tribün yapıp maç izliyorlar, Erman, Şansal ve diğerlerinin yaptığı futbol muhabbetini dinliyorlar saatlerce. Buraya kadar satan memenun alan memnun . Ancak bir kaç kişi -ki üç blog olduğu söyleniyor, uyanıklık yaparak bu maçları .blogspot uzantılı bir adresten yayınlıyor. Makara burada kopuyor . Lig TV doğal olarak bu kaçak yayına dur demek istiyor ve yasal hakkını kullanarak dava açıyor . Kabak, uzantısı .blogspot olan blogların başına patlıyor . Yani .blogspot uzantılı adresi olan tüm bloglar "Mahkeme kararıyla kapatılmıştır" mesajı ile karşılıyor takipçilerini ve sahiplerini . Önce inanamadım. Sonra "Neden inanamıyorsun ki?" dedim kendi kendime . Bu ilk defa olmuyor ki yurdumda . Daha önce de olmuştu . Daha önce de aynı mesajla kapatılmıştı bloglarımız . Hem yasaklanan ilk şey değil ki bu. Yurdumda bidolu şey yasaklanmakta. You Tube bile yıllarca yasaklı kaldı yurdumda. Yıl 2011, İnternet ve Bilişim suçları yasamızın temelleri yeni atılıyor . Hala neye şaşırıyorum ben ? Neye inanamıyorum ben ? İnanamıyor olmama şaşırıyorum sanırım .
26 Şubat 2011 Cumartesi
40 nokta 4
40 nokta 4 .
Lütfen biri bana bunu açıklasın "Bir iki gün daha bekleyelim" demesin .
Neden oğlum bu denli yüksek ateşleniyor , biri bana anlatsın ama "Deniz yüksek ateşli bir çocuk . Ateş düşürücü verin " demesin .
Biri bana "Neden ateşlendiğini araştıralım" desin.
Lütfen .
Dokunsalar ağlayacağım. Dayanamıyorum meleğimi böyle atesler içinde görmeye . Dayanamıyorum "Bekleyelim, ateş düşürücü verelim" demelerine .
Bademler gidince ateş de gidecekti hani , n 'oldu, neden gitmedi bu ateş . Bademler gittikten sonraki iki gün ateş 39 nokta 9. Sonrasındaki iki gün 38 nokta 5. Aradan daha bir hafta bile geçmedi ates 40 nokta 4. Neyin nesi şimdi bu ateş. Lütfen bilen biri varsa anlatsın .
10 Şubat 2011 Perşembe
Helyum Çekmiş Gibi
Babanla severek izlediğimiz bir program var. Beyaz(ıt) Öztürk 'ün Beyaz Show 'u . Beyaz , programın bir bölümünde ince bir hortum getiriyor sahneye ve hortumu konuklarına uzatıp "hortumdan derin bir nefes çekmelerini" istiyor . Konuklar önce biraz çekinseler de deriin bir nefes çekiyorlar hortumdan . Sonra konuşmaya başladıklarında izleyenler kahkaha ile gülüyor . Çünkü gazı içine çekenin sesi çok inceliyor, incecik bir ses oluyor . Senin de sesin böyle işte. Helyum yutmuş gibi, incecik. Bazen komik oluyor . Kızdığın zaman yani. Kızgın bir surat ama ses yumuşacık ve incecik .
İçine helyum gazı kaçtı sanki . Sesin değişti . İncecik bir ses oldu. Sesindeki değişimin farkındasın, bu nedenle de pek konuşmak istemiyorsun. Özellikle ben ve baban dışında biri varsa yanımızda hiç konuşmuyorsun. El hareketleriyle anlatmaya, anlaşmaya çalışıyorsun . Ya da yanımıza gelip kulağımıza söylüyorsun .
Çok şekersin çook . Ama bu ses değişikliği geçici kuzum. Bir süre sonra kendi ses tonun geri gelecek. Üzülmene , sıkılmana gerek yok .
9 Şubat 2011 Çarşamba
Ameliyatın Ardından
Ameliyatın ardından
Ameliyattan sonra odada biraz uyudun bana sarılarak . Huzursuzdun, kıpırdasam uyandın. Derin uykuya geçmen zor oldu. "Tatlım buradayım, bırakmam seni" dedim "Bitti artık" dedim saçlarını okşadım. Sarıldım sana . Bir buçuk saat uyudun . Sonra ağrın var mı, keyfin yerine geldi mi diye kontrol etmek için Uğur bey geldi. "Ağrım yok" dedin , ağrı kesici istemedin . Uğur bey ağrı eşiğinin yüksek olduğunu söyledi bir kez daha . Öğle yemeği menün soğuk komposto suyu , soğuk süt ve vanilyalı dondurma . Hiçbirini içmedin . Vanilyalı dondurmayı sevmedin. "Çikolatalı dondurma istiyorum bi de cilekli" diye tutturdun. Verdikleri "Yasaklı Yiyecekler" listesinde çikolata yazıyor ama yine de babana Mado 'dan çikolatalı dondurma siparişi verdim . Uğur beye sordum "Parçacıksızsa yiyebilir" dedi . Baban biraz çikolatalı, biraz çilekli dondurma getirdi. Sadece bir kaşık çikolatalı dondurma yedin. Ağzında bekletip eriterek. Oysa ki soğuk şeyler yiyip içmen gerekiyor . Dondurma sevmeyen ve ameliyat sonrası ağzının tadı kaçık bir çocuk olarak "I.ıh" sevmedim dedin , yemedin . Buzlu süt verdik biraz, biraz da buzlu su . "Buzlu su içebilicem artık" diye seviniyordun zaten . Buzu hastanede bulamadığımız için baban Yeşilköy 'deki cafelere gitti . Uğur bey bir kez daha geldi ziyaretimize . Ağrın yine yoktu. Bolca sıvı tüketmeni istedi. Akşam yemeği menüsü de öğlen gelenle aynıydı . Yine yemedin ve içmedin. Konuşa konuşa yarım bardağa yakın soğuk süt içirebildim o kadar.
Akşamın geç saati babanı yemek yerken görünce "Ver o ekmeği bana ! " diyerek yatağından fırladın . Tatlı oğlum 25 saattir açsın. Acıkman doğal ama ekmek yememen gerekiyor . Önce sıvılar, sonra püreler, sonra yumuşaklar ve ekmek içi . Verilen listede özetle böyle yazıyor. Ama sen ısrarcısın, zorla ve incecik çıkan sesinle bağırıyorsun "O ekmeği bana ver dedim ! ". Gel de verme . Açsın hem de çok. Babanla birbirimize n'apalım bakışı attık. Dayanamadık . Kuş besler gibi minicik, minicik verdim ekmeğin içinden. Verdim ama içim rahat değil. Ya acıtırsa, ya kanatırsa . Rahatça yuttun. Acımıyor dedin. Bir dilim ekmeğin içini ben endişeyle verdim, sen keyifle yedin.
İlerleyen saatlerde "Evimize ne zaman gidicez ?" diye sormaya başladın "Biranönce evimize gidelim" diye tutturdun. Koridorda gezdirdim seni. Kangurudan tek farkım zıplayamıyor olmam . Cep yerine de seni saracak kollarım var. "Bu akşam burda kalmayalım" diye mızırdanıp ağlamaya başlayınca "Herkes uyuyunca bilgisayarda oyun oynayacağız burada, kimseye görünmeden tamam mı ? Başarabilir miyiz sence kimseye görünmeden oynamayı? " dedim. Görev adamı , action seven oğlum , gizli görevi kabul ettin . Saat dokuz buçuk, sanki ateşin var hafiften . Hemşireye ölçtürdüm, "37 normal" dedi . Oysa bir saat önce 36 buçuktu . Bence yarım dereceden daha fazla artmış vücut ısın , bayaa sıcaksın . Bu hastanenin ateşölçerleri doğru ölçmüyor zaten. Bunu Uğur bey de söylüyor zaman zaman . Daha önce de doktor Duygu Hanım seni muayene ederken ateşini ölçmüş ve "vücudu daha sıcak" demişti. Sonra da emniyet sübabı olarak çekmecesinde bulunan Braun 'la ölçmüş ve bunun daha doğru olduğunu söylemişti . Arada 1 buçuk derece farkettiğini görmüştük . Dolayısı ile hem senin vücut ısını ve ateşini tanıyan biri olarak hem de hastanenin ateşölçerinin yanlış ölçtüğünü bilen biri olarak "37 normal" cümlesine inanmadım . Spiderman pijamalarını çıkarttım, atlet külotla uyuttum seni . Daha ince bir pijama takımı getirmediğim için de kınadım kendimi .
İnsanın çocuğu için ameliyat kararını vermesi çok zormuş. Endişeleriyle başa çıkabilmesi de . Ben çocuğu için ameliyat kararı veren , endişelenen ama aynı zamanda da şanslı bir anneyim . Endişelendiğim tek şey anestezi riskiydi.
Kuzenim Baran 'ı düşündüm. Daha doğar doğmaz beyin ameliyatına alındı . Sonra bir daha, bir daha . Hastalığın teşhisi, tedavinin belirlenmesi, operasyona karar verilmesi, doğru doktorun bulunması, risklerin ister istemez alınması ahh nasılda zor aşamalarmış. Anne baba için nasıl da zormuş. Çocuğun operasyon sonrası hissettikleri hayatı boyunca taşıyacağı izler nasıl da taşınmazmış, ağırmış . Hastalık ciddiyet arzedince anestezi riski değil de ameliyatın riskleri ön plana çıkıyormuş dedim kendi kendime . Evet opere edildin ama şanslıydık çünkü hastalığın hayati, ciddi, uzun soluklu tedavi isteyen bir hastalık değildi. Şükür. Çok şükür . Yıllardır binlerce çocuğa bu operayon yapılmıştı . Doktorumuza çok güveniyorduk dolayısıyla doktor arama sıkıntımız olmadı. Şükür ki başarılı opere edildi ve sağlıklısın .
Ne zaman bir doğum haberi alsam, ne zaman bir çocuk görsem "Sağlıkla büyümelerini" dilerim . "Sağlıkla büyüsünler, sağlıkla büyüdüklerini görelim" derim.
Hasta olan tüm çocuklar biranönce iyileşin, kıkırdayın hep . Hiç hasta olmayın sağlıkla büyüyün .
Mutlu Meleğim sen de biranönce iyileşip kıkır kıkır gülmeye başla. Atlayıp zıpla . Bir daha sakın hasta olma.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)