30 Kasım 2010 Salı

Kasım Genel

Yazmak istediğim çok şey var . Vaktim yok . Yorgunum . Aslında keyfim yok . Kısa kısa yazayım .Unutmayayım.

Deniz ‘in sözlüğü ;
Yamaraz ; Yaramaz
Haretet ; Hareket
Tombuk ; Topuk
Saafirlik ; Misafirlik

Harc kamyonlari , vincler ,kepceler , insaat ,temel kazma , harc dokme , seni hala cok cezbediyor . Medis ‘in oturdugu sitenin etrafi duvar ile cevrelendi . Saatlerce izledin . Harc pompasini tuttun , duvarin kalibi yapilirken, harci dokulurken, bikmadan usanmadan, gunlerce izledin , kocaman malayla harci duzledin . Sen ustalara hayran , ustalar sana . Birbizimkilik durumu sozkonusu . Senbizim ustalar, bizim abiler, bizimkiler geldi diyorsun ,ustalar seni goruncebizimki geldidiyor . Bir defasinda saat cok gec olmasina ragmen izliycem diye tutturup kucagimda uyudugun bile oldu .

Insaatci degil insaat muhendisi olmaya karar verdin .Bir seyi kirk kere soylersen olur derler . Ben de inaniyorum bu soyleme .Buyuyunce ne olcaksin ?diye sormadan insanlar  insaatci olcamdiyordun .Kirktan fazla soylemissindir ama olsun , anlattim da anlattim,  ikna oldun sonunda . Artikinsaat muhendisiolcam diyorsun .;
H: Denizcim Insaatci degil de insaat muhendisi olsan
D: O zaman harc dokemem ama
H: Denizcim insaat muhendisi olursan harc da dokebilirsin .
D: Pompa kullanamam o zaman
H: Tatlim,sen insaat muhendisi ol, harc pompasini da kullanirsin , harc da dokersin .Hem zaten Insaat muhendisleri soyluyor ustalara, ne kadar harc dokeceklerini , nasil yapacaklarini . Muhendisler olmasa bilemezler ki .
Durup dusunuyor oglum ,
D: Yani muyendisler olmasa bu usta abiler bilemezler mi ?
H: Bilemezler
D: Hmm
D:Insaat muhendisi olcam ben ,hem pompayi kullanicam , hem harc dokucem .
H: Harika 

22 Kasım 2010 Pazartesi

Teklif

Bir teklif .
Belki bir firsat .
Ve dusunduklerim;
Bir proje icin Londra ya da Cenevre .
Sure 6 ay . Ama iki yila kadar uzayabilir .
Hep duyarim insanlardan , kacan balik da hep buyuk olur "Keske gitseydim" diye pismanlik cumleleri kurarlar . Herkes senin icin iyi olacagini soylerken , ben buralardan bu ulkeden kacip Avrupa 'da medeni medeni yasamak isterken, cok iyi zamanlama ile gelen oneriye -(belki firsata demeliyim)-  hayir diyebiliyorsam .
Vardir sebebi .
Duzen buradaki gibi olsun istemiyorumdur .
Burada bir sekilde halledebildigim ev,okul sorunlarini orada halledemeyecegimi dusunmemdendir .
Okula annem gotursun takintisi ve olasi uyum problemleri ile basedemeyecegimden korkmamdir .
Donus zamaninin hazirlik sinifinin ortasina denk gelme olasiligini gozardi edemememdir .
Ve birkac sebep daha .
Bunlari niye mi yazdim ? Acaba ileride ben de baskalari gibi ayni pismanlik cumleleri kurar miyim? diye dusundum biran .
Sanmiyorum, sanmiyorum . Kurmam.
(Hesaplamak, hatirlamak kolay olsun diye bir baska not; Sen 4.5 yasindasin , yuvada hazirlik sinifi oncesindesin) .

20 Kasım 2010 Cumartesi

Hayatın Gerçekleri 'ne ithafen

"Hayatın Gerçekleri " dedi . 4.5 yaşındaki bir çocuğa "Hayatın Gerçekleri" başlıklı konu hakkında ne anlatılabilir ? Nasıl anlatılabilir  ? Anlatamadim tabii ki . Ama ilk hafta saat 09 'da seni okula götürdüm , bekledim . Akşam alacağıma söz verdim, sen sınıfa gidince de ayaklarım totoma vura vura eve koştum. Yarim saat gecikmeli de olsa saat 09.30 da laptopımı açıp ofise bağlandım . Saat 15 'de okuldan aldım, mutlu mesut , kıkır kıkır koşarak eve geldik . İkinci hafta 08.45 de okula götürdüm, arabam olmadığı için söylendim, yine ayaklarım totoma vura vura koşup otobüse yetiştim. Otobüsten inip minibüse bindim . Birbuçuk saat gecikmeyle masamda işimimin başındaydım.  Çok zor oldu ama akşamları anlaştığımız gibi bir gün ben gelip aldım bir gün Mediş .  Üçüncü hafta sadece sabahları götürdüm okula , arabasızlığıma söylenmeye devam ederek . Bu defa yeni anlaşmamıza göre Mediş aldı akşamları .
İstediğini alıp mutlu olan oğlum , rahat rahat okula gidiyor . Ne mutlu bana , daha doğrusu ne mutlu bize . Ama Mutlu Melek bununla yetinir mi ? Annenin zaafını yine kullanmak ister ;
(Aksam yatmak üzereyken)
D Anne , benı okul babam götürsün
Anne cevap verir çünkü babanın böyle bir şansı yoktur . Anne öyle ya da böyle birşekilde götürebilir de baba götüremez .
H Deniz cim baba işe gitmek için çok erken çıkıyor ve işyeri çok uzak . Dolayısı ile seni baba götüremez okula .
D Ama eski okuluma götürüyordu
H Çünkü o zaman işe gitmek için evden erken çıkmasına gerek yoktu . Erken çıkmasa yine götürmek ister ama maalesef babanın işyeri çok uzak .
D Tamam Mediş götürsün o zaman

15 Kasım 2010 Pazartesi

Gercekten

Mediş ‘e gidiyoruz . Bizim siteden çıktık, , Mediş ‘in sitesinin girişindeyiz. Birden ;
D: Gerçekten eşoolueşek bunlar
H: Ne ?
(Kaldırımda kırılmış halde duran, yeşil renkli soda şişesini göstererek)
D: Hiç yere cam atılır mı ? Baksana . Gerçekten eşoolueşek bunlar .

İçimden gülüyorum sana , son derece sevimlisin . Ama duymazdan da gelmeliyim .
Nerden duydun ,kimden öğrendin bu kelimeyi ?

14 Kasım 2010 Pazar

Heykel

D: Anne bi tane korsan heykeli yapalim ?
H: Nasil yapicaz korsan heykelini ?
D: Once bi tane korsan bulalim, sonra dondurmaciya goturelim. Bunu dondur diyelim . (Sol elle sol gozunu kapatarak ) Ama bi gozu boole kapali olsun , bi elinde de baston olsun tamam mi ?
H: Tamam :)
(Melegim, dun gezdigimiz buz muzesinden etkilenmis, buzdan heykel yapmak istemis ) .

6 Kasım 2010 Cumartesi

Mutlu Melegim

Meleğim ,
Bunalmış halde eve gelip , kapıyı açtığımda sevinçle bana koşman , kıkırdaman çok iyi geldi . 
Ne kadar saf ve ne kadar mutlusun . 
Keske cocuk olsam , hicbirseyi dert etmesem, uzulmesem, kossam civildasam, senin gibi mutlu olsam .
Hep böyle mutlu kal , canım oğlum .
Mutlu Meleğim.

5 Kasım 2010 Cuma

Kirilma Noktasi

Melek oglum. Anne zor kararlar esiginde . Keyifsiz ve sıkıntılı bir donemde . Kirilma noktasinda . Gerginligim, sabrimi ve hosgorumu eritiyor . Ara ara sesim yukseliyor . Seni o kadar cok seviyorum ki, ne uzulmeni isterim ne de seni uzmeyi .

2 Kasım 2010 Salı

Hayatın Gerçekleri

"Beni annem alsın" diye okuldan gelmek istemiyorsun . Delice ağlıyorsun . Ne öğretmenlerin ne Mediş , ikna edemiyor seni . Telefon açıyorlar bana . Anlatıyorlar . Ben uçarak ama uçmadan önce izin alma stresine bürünüp , "yine mi?"  bakışlarına maruz kallarak geliyorum . Benim yolda geçirdiğim süre içinde bir şekilde eve dönmüş oluyorsun . Ama ağlaman aralıksız devam . Kıyamıyorum böyle ağlamana . Gözlerin , bademciklerin kocaman kocaman , kıpkırmızı ve şiş . İşyerinden eve gelmem 50 dakika sürüyor , trafik olmazsa tabii ki . Geldim, hala ağlıyorsun . Ee normal tabi , bukadar çok ağlayınca birden durmuyor bu iççekmeler .
H: Ben bu hafta evden çalışabilir miyim ?
M: Neden ?
H: Deniz çok ağlıyor , okula benim götürmemi istiyor .
M: Hmm, bütün hafta mı ?
H: Evet önümüzdeki dört gün götürsem gönlü hoş olur . Tam 55 dakikadır ağlıyor . Sabah da böyle ağlıyor . Yapabileceğim başka birşey yok, okul fobisi oluşsun istemiyorum . Gerçekten çok ağlıyor . Pedagog benim götürmemin işe yarayacağını söylemişti .
M: Tamam ama hayatın gerçekleri var , sen çalışıyorsun .
H: Evet , biliyorum ama ...
M: Ofise baglanacak mısın ?
H: Tabii ki , sabah okula götürüp gelince hemen bağlanırım . Engeç dokuz yirmi de bağlanmış olurum .
Gönülden ya da değil önemli olan izin vermesi . Verdi