2 Kasım 2010 Salı

Hayatın Gerçekleri

"Beni annem alsın" diye okuldan gelmek istemiyorsun . Delice ağlıyorsun . Ne öğretmenlerin ne Mediş , ikna edemiyor seni . Telefon açıyorlar bana . Anlatıyorlar . Ben uçarak ama uçmadan önce izin alma stresine bürünüp , "yine mi?"  bakışlarına maruz kallarak geliyorum . Benim yolda geçirdiğim süre içinde bir şekilde eve dönmüş oluyorsun . Ama ağlaman aralıksız devam . Kıyamıyorum böyle ağlamana . Gözlerin , bademciklerin kocaman kocaman , kıpkırmızı ve şiş . İşyerinden eve gelmem 50 dakika sürüyor , trafik olmazsa tabii ki . Geldim, hala ağlıyorsun . Ee normal tabi , bukadar çok ağlayınca birden durmuyor bu iççekmeler .
H: Ben bu hafta evden çalışabilir miyim ?
M: Neden ?
H: Deniz çok ağlıyor , okula benim götürmemi istiyor .
M: Hmm, bütün hafta mı ?
H: Evet önümüzdeki dört gün götürsem gönlü hoş olur . Tam 55 dakikadır ağlıyor . Sabah da böyle ağlıyor . Yapabileceğim başka birşey yok, okul fobisi oluşsun istemiyorum . Gerçekten çok ağlıyor . Pedagog benim götürmemin işe yarayacağını söylemişti .
M: Tamam ama hayatın gerçekleri var , sen çalışıyorsun .
H: Evet , biliyorum ama ...
M: Ofise baglanacak mısın ?
H: Tabii ki , sabah okula götürüp gelince hemen bağlanırım . Engeç dokuz yirmi de bağlanmış olurum .
Gönülden ya da değil önemli olan izin vermesi . Verdi

Hiç yorum yok: