8 Aralık 2010 Çarşamba

Olum ve Mezar uzerine Sorular

Zeyneplerdeyiz . Masada hem birşeyler yiyor hem de kıkır kıkır sohbet ediyorsunuz . Konu nereden açıldı , konuşma nasıl başladı bilmiyorum ;
Z: Biliyor musun, benim büyükbabam ölmüş , mezarda yatıyo .
D: Benim de babamın babasının mezarı var .

‘Ölüm ve ölmek üzerine” başlıklı bir konuşma yapmadım seninle hiç . Korktuğum için . Sevdiklerimin ölümü hep çok acıttı canımı , acısı hep taze kaldı . Bu nedenle ölüm ve ölmek üzerine kendimle bile konuşamam ben . Bu yaz ilk defa “Anne Atatürk öldü mü?” diye sorduğunda çok şaşırmam ve ne diyeceğimi bilememem de bundandi . Ne desem, nasıl anlatsam ki sana Atatürk’ü ve ölümü ? Ya sonrasinda sordukların “Anne Atatürk cok iyi insandı dii mi? , “Anne, keşke Atatürk ölmeseydi dii mi” , “Anne Atatürk neden hastalandı , nasıl öldü?” . Ahh be meleğim , hem Nehir ‘e çok üzülüyorken , hem de neden sonuç ilişkisini kurduğunuz bu yaşlarda hastalık ve ölümü ilişkilendirmeni istemiyorken zor konu oluyordu bu sordukların .
Bu konuyu , gündem dışı tutmak isterken iki ay önce baban ve babaannenle beraber , Rahmi dedenin mezarlığına ziyarete giderken seni de götürdük . Mezarlığın başında durup dua ettik. Ellerini açıp “Dedecim mekanın cennet olsun” denir dedik . Sonra konuyu detaylandırmadım hiç. Detaylandırmamak gerekirmiş. “Burada yatıyor , uyuyor” demedim hiç , dememek gerekirmiş . Oku, oku, öğren, öğren bitmiyor konular . Orası sadece “Bir mezarlıktı ve ölenlerin bir mezarı olurdu” . Yol boyu eve dönene kadar ölüm ve ölmek üzerine sorduklarından bunalıp “Deniz ‘cim konuyu değiştirsek artık” dediğimde aldığım cevap “Hayır, değiştirmeyelim , Atatürk ‘ ün askerleri de mi öldü?, onların mezarı nerde? , Atatürk ‘ün mezarı nerde?…..” diye uzayıp gitmişti . 
Sonraki günlerde ise ne ölmekle ilgili sorular sordun ne de mezarlıkla ilgili . Konu tekrar nasil acilacak diye merak etmiyor da degildim.  Bugün Zeynep’ in cümlesine dikkat kesilmem ve senin ne diyeceğini merak etmem bundandı . Dolayısıyla Zeynep ‘e “Benim de babamın babasının mezar var” demen ve konunun  detaylanmaması iyi oldu benim için .

30 Kasım 2010 Salı

Kasım Genel

Yazmak istediğim çok şey var . Vaktim yok . Yorgunum . Aslında keyfim yok . Kısa kısa yazayım .Unutmayayım.

Deniz ‘in sözlüğü ;
Yamaraz ; Yaramaz
Haretet ; Hareket
Tombuk ; Topuk
Saafirlik ; Misafirlik

Harc kamyonlari , vincler ,kepceler , insaat ,temel kazma , harc dokme , seni hala cok cezbediyor . Medis ‘in oturdugu sitenin etrafi duvar ile cevrelendi . Saatlerce izledin . Harc pompasini tuttun , duvarin kalibi yapilirken, harci dokulurken, bikmadan usanmadan, gunlerce izledin , kocaman malayla harci duzledin . Sen ustalara hayran , ustalar sana . Birbizimkilik durumu sozkonusu . Senbizim ustalar, bizim abiler, bizimkiler geldi diyorsun ,ustalar seni goruncebizimki geldidiyor . Bir defasinda saat cok gec olmasina ragmen izliycem diye tutturup kucagimda uyudugun bile oldu .

Insaatci degil insaat muhendisi olmaya karar verdin .Bir seyi kirk kere soylersen olur derler . Ben de inaniyorum bu soyleme .Buyuyunce ne olcaksin ?diye sormadan insanlar  insaatci olcamdiyordun .Kirktan fazla soylemissindir ama olsun , anlattim da anlattim,  ikna oldun sonunda . Artikinsaat muhendisiolcam diyorsun .;
H: Denizcim Insaatci degil de insaat muhendisi olsan
D: O zaman harc dokemem ama
H: Denizcim insaat muhendisi olursan harc da dokebilirsin .
D: Pompa kullanamam o zaman
H: Tatlim,sen insaat muhendisi ol, harc pompasini da kullanirsin , harc da dokersin .Hem zaten Insaat muhendisleri soyluyor ustalara, ne kadar harc dokeceklerini , nasil yapacaklarini . Muhendisler olmasa bilemezler ki .
Durup dusunuyor oglum ,
D: Yani muyendisler olmasa bu usta abiler bilemezler mi ?
H: Bilemezler
D: Hmm
D:Insaat muhendisi olcam ben ,hem pompayi kullanicam , hem harc dokucem .
H: Harika 

22 Kasım 2010 Pazartesi

Teklif

Bir teklif .
Belki bir firsat .
Ve dusunduklerim;
Bir proje icin Londra ya da Cenevre .
Sure 6 ay . Ama iki yila kadar uzayabilir .
Hep duyarim insanlardan , kacan balik da hep buyuk olur "Keske gitseydim" diye pismanlik cumleleri kurarlar . Herkes senin icin iyi olacagini soylerken , ben buralardan bu ulkeden kacip Avrupa 'da medeni medeni yasamak isterken, cok iyi zamanlama ile gelen oneriye -(belki firsata demeliyim)-  hayir diyebiliyorsam .
Vardir sebebi .
Duzen buradaki gibi olsun istemiyorumdur .
Burada bir sekilde halledebildigim ev,okul sorunlarini orada halledemeyecegimi dusunmemdendir .
Okula annem gotursun takintisi ve olasi uyum problemleri ile basedemeyecegimden korkmamdir .
Donus zamaninin hazirlik sinifinin ortasina denk gelme olasiligini gozardi edemememdir .
Ve birkac sebep daha .
Bunlari niye mi yazdim ? Acaba ileride ben de baskalari gibi ayni pismanlik cumleleri kurar miyim? diye dusundum biran .
Sanmiyorum, sanmiyorum . Kurmam.
(Hesaplamak, hatirlamak kolay olsun diye bir baska not; Sen 4.5 yasindasin , yuvada hazirlik sinifi oncesindesin) .

20 Kasım 2010 Cumartesi

Hayatın Gerçekleri 'ne ithafen

"Hayatın Gerçekleri " dedi . 4.5 yaşındaki bir çocuğa "Hayatın Gerçekleri" başlıklı konu hakkında ne anlatılabilir ? Nasıl anlatılabilir  ? Anlatamadim tabii ki . Ama ilk hafta saat 09 'da seni okula götürdüm , bekledim . Akşam alacağıma söz verdim, sen sınıfa gidince de ayaklarım totoma vura vura eve koştum. Yarim saat gecikmeli de olsa saat 09.30 da laptopımı açıp ofise bağlandım . Saat 15 'de okuldan aldım, mutlu mesut , kıkır kıkır koşarak eve geldik . İkinci hafta 08.45 de okula götürdüm, arabam olmadığı için söylendim, yine ayaklarım totoma vura vura koşup otobüse yetiştim. Otobüsten inip minibüse bindim . Birbuçuk saat gecikmeyle masamda işimimin başındaydım.  Çok zor oldu ama akşamları anlaştığımız gibi bir gün ben gelip aldım bir gün Mediş .  Üçüncü hafta sadece sabahları götürdüm okula , arabasızlığıma söylenmeye devam ederek . Bu defa yeni anlaşmamıza göre Mediş aldı akşamları .
İstediğini alıp mutlu olan oğlum , rahat rahat okula gidiyor . Ne mutlu bana , daha doğrusu ne mutlu bize . Ama Mutlu Melek bununla yetinir mi ? Annenin zaafını yine kullanmak ister ;
(Aksam yatmak üzereyken)
D Anne , benı okul babam götürsün
Anne cevap verir çünkü babanın böyle bir şansı yoktur . Anne öyle ya da böyle birşekilde götürebilir de baba götüremez .
H Deniz cim baba işe gitmek için çok erken çıkıyor ve işyeri çok uzak . Dolayısı ile seni baba götüremez okula .
D Ama eski okuluma götürüyordu
H Çünkü o zaman işe gitmek için evden erken çıkmasına gerek yoktu . Erken çıkmasa yine götürmek ister ama maalesef babanın işyeri çok uzak .
D Tamam Mediş götürsün o zaman

15 Kasım 2010 Pazartesi

Gercekten

Mediş ‘e gidiyoruz . Bizim siteden çıktık, , Mediş ‘in sitesinin girişindeyiz. Birden ;
D: Gerçekten eşoolueşek bunlar
H: Ne ?
(Kaldırımda kırılmış halde duran, yeşil renkli soda şişesini göstererek)
D: Hiç yere cam atılır mı ? Baksana . Gerçekten eşoolueşek bunlar .

İçimden gülüyorum sana , son derece sevimlisin . Ama duymazdan da gelmeliyim .
Nerden duydun ,kimden öğrendin bu kelimeyi ?

14 Kasım 2010 Pazar

Heykel

D: Anne bi tane korsan heykeli yapalim ?
H: Nasil yapicaz korsan heykelini ?
D: Once bi tane korsan bulalim, sonra dondurmaciya goturelim. Bunu dondur diyelim . (Sol elle sol gozunu kapatarak ) Ama bi gozu boole kapali olsun , bi elinde de baston olsun tamam mi ?
H: Tamam :)
(Melegim, dun gezdigimiz buz muzesinden etkilenmis, buzdan heykel yapmak istemis ) .

6 Kasım 2010 Cumartesi

Mutlu Melegim

Meleğim ,
Bunalmış halde eve gelip , kapıyı açtığımda sevinçle bana koşman , kıkırdaman çok iyi geldi . 
Ne kadar saf ve ne kadar mutlusun . 
Keske cocuk olsam , hicbirseyi dert etmesem, uzulmesem, kossam civildasam, senin gibi mutlu olsam .
Hep böyle mutlu kal , canım oğlum .
Mutlu Meleğim.

5 Kasım 2010 Cuma

Kirilma Noktasi

Melek oglum. Anne zor kararlar esiginde . Keyifsiz ve sıkıntılı bir donemde . Kirilma noktasinda . Gerginligim, sabrimi ve hosgorumu eritiyor . Ara ara sesim yukseliyor . Seni o kadar cok seviyorum ki, ne uzulmeni isterim ne de seni uzmeyi .

2 Kasım 2010 Salı

Hayatın Gerçekleri

"Beni annem alsın" diye okuldan gelmek istemiyorsun . Delice ağlıyorsun . Ne öğretmenlerin ne Mediş , ikna edemiyor seni . Telefon açıyorlar bana . Anlatıyorlar . Ben uçarak ama uçmadan önce izin alma stresine bürünüp , "yine mi?"  bakışlarına maruz kallarak geliyorum . Benim yolda geçirdiğim süre içinde bir şekilde eve dönmüş oluyorsun . Ama ağlaman aralıksız devam . Kıyamıyorum böyle ağlamana . Gözlerin , bademciklerin kocaman kocaman , kıpkırmızı ve şiş . İşyerinden eve gelmem 50 dakika sürüyor , trafik olmazsa tabii ki . Geldim, hala ağlıyorsun . Ee normal tabi , bukadar çok ağlayınca birden durmuyor bu iççekmeler .
H: Ben bu hafta evden çalışabilir miyim ?
M: Neden ?
H: Deniz çok ağlıyor , okula benim götürmemi istiyor .
M: Hmm, bütün hafta mı ?
H: Evet önümüzdeki dört gün götürsem gönlü hoş olur . Tam 55 dakikadır ağlıyor . Sabah da böyle ağlıyor . Yapabileceğim başka birşey yok, okul fobisi oluşsun istemiyorum . Gerçekten çok ağlıyor . Pedagog benim götürmemin işe yarayacağını söylemişti .
M: Tamam ama hayatın gerçekleri var , sen çalışıyorsun .
H: Evet , biliyorum ama ...
M: Ofise baglanacak mısın ?
H: Tabii ki , sabah okula götürüp gelince hemen bağlanırım . Engeç dokuz yirmi de bağlanmış olurum .
Gönülden ya da değil önemli olan izin vermesi . Verdi

24 Ekim 2010 Pazar

Van Hoidonk ile Tanisma

Bu günü Pier Van Hoidonk ile tanışıp imza aldığın gün olarak hatırlamak istiyorum . Gün böyle bitsin istemezdim. Meğerse bu maç ve takım sevdası sandığımdan da büyükmüş.. Hatta herşeyden önemliymiş. İnsani kör edermiş . Öğrendim .

Hoidonk kim mi ? Uzun boylu , bak bak bitmiyor gibi, internetten baktım boyu1.93 cm . Çok sevimli , çok güleryüzlü, mutlu görüntülü bir adam . Kıvır kıvır saçları var . Fenerbahçe ‘ye 2005 - 2006 sezonunda gelmiş . Fenerbahçeliler ‘in en sevdiği yabancı futbolculardanmış .

Seninle çektirdiği resimleri sonra ekleyeceğim .

7 Eylül 2010 Salı

Annem Kokuyo

Dun aksam eve geldigimizde saat gece yarisini gosteriyordu . Sen Medis 'de uyumustun dogal olarak . Seni Medis de birakip gidemedim eve . Uyandirmaya da kiyamadim . Tugi ile beraber uyumussun . Tugi 'yi uyandirdim , seni aldim kucagima . Medis 'in odasindaki yatagina goturdum . Optum, kokladim. Icime cektim . Saglikli oldugun icin , benimle oldugun icin bin kere daha sukrettim . Hep diledigim gibi Saglikla buyumeni ,saglikla buyudugunu gormeyi diledim bir kere daha . Huzurla uyudugunu gormenin verdigi huzurla kapadim gozlerimi .
Sabah olunca Medis 'e ;
D: Annem 'le babam neden gelmediler aksam ?
M: Anne geldi , seni Tugi 'nin yanindan alip yatagina yatirdi. Beraber uyudunuz .
D: Ben gormedim annemi .
M: Geldi oglum  , sabah olunca da ise gitti .
D: Gidip yastigina bakicam
Odaya gidip , yastigimi kokladiktan sonra yuzunde tebessumle , sevinerek ;
D: Annem kokuyo. Gelmis :)

5 Eylül 2010 Pazar

Gülümsüz

D: Anne neden gülümsüzsün ?

İçimde derin hüzünle gülümsemeye çalışıyorum . Ahh be kuzucum . Anneni ilk defa böyle keyifsiz , tebessümsüz, üzgün görüncr bu durum icin “Gülümsüz” kelimesini ürettin. Yüzüm gülmüyor bugün . Haklısın , 'Gülümsüzüm' senin deyişinle . Belli etmemeye çalışıyorum , gülümsemeye çalışıyorum ama olmuyor. İçime içime sessizce ağlarken kontrolden çıkıp hıçkıra hıçkıra ağlamaktan ve seni korkutmaktan korkuyorum . Bu nedenle de yüzüne bile bakamıyorum . Çok üzgünüm. Çok dokundu bana bu akis .

4 Eylül 2010 Cumartesi

Hayat ve Nehir Melek

Nehir , NeuroBlastoma tedavisinde gonulluydu .
Denedi . Yol gosterdi .
Kendisi kucuk , verdigi savas buyuktu .
Cok mucadele etti . Cok yoruldu .
Veda edip baska bir boyuta akti.
Arkasinda derin keder ve uzuntu birakti .
Nur icinde yat Nehir Melek .


Nehir de annesi Zeynep Hanim da silinmeyecek izler birakti hafizamda .Farkindaligimi arttirdilar .
Yazdiklariyla cok sey ogretti Zeynep Hanim . Cocuklarin her sartta mutlu olabilecegini gosterdi. Hastalikla cocuklugun paralel devam edebildigini gordum okudukca. Azmi , beklentiyi , pozitif enerjinin gucunu gordum . Cok sey ogrettiler . Unutacagimi sanmiyorum ogrendiklerimi . Zihnimdeki faydali eserler kitapliginda hep olacak ama yine de yazayim istedim .  
Ayrica cok inanmistim NB illetini yenecegine , saclarinin cikacagina , pembeye boyatacagina .
Hayatlarinin NY ‘da devam edecegine ve hatta tanisacagimiza .

Gozyaslarimizin tadi ayni .
Sabir diliyorum .

27 Ağustos 2010 Cuma

Yorumlar

Giysi secimlerimizle , taki ve oje secimlerim icin yorumlar ; 

Beyaz ojeli eller ,kirmizi ojeli ayaklar icin ;
D: Anne cok guzel olmus bu beyazlar . Ellerini kirmizi boyayinca ,sanki parmagin kaniyor gibi oluyor . Ama ayaklari kirmiziya boyayinca guzel oluyor .

Baska bir gun ;
D: Anne , bunlar ustunde mi altinda mi ? (Tirnagimdaki beyaz ojeyi ve tirnagimin ucunu gostererek)
H: Ustunde kuzum
D: Anne ben oole istemiyorum . Bu beyazlar altinda olsun istiyorum.Oylesini daha cok seviyorum ben .
H: Tamam kuzum bi dahaki sefer oyle surdururum ablaya .
D: Anne sen oraya hep mi gidiyorsun ?
H: Hayir kuzum, hep gitmiyorum , bazen gidiyorum
D: (Hafif kizarak) Hep gitmeni istiyorum ben !
Annesi , hep gitsin french manikur yaptirsin istiyor oglum .

Ince ip askili bluz icin ;
D: Anne ben sana bunu indir demedim mi? (Biraz kizarak , askimi indirerek)
Aksesuar icin ;
D: Anne buyuk kupelerini tak.
D: Neden kalin bilezikkerini takmadin ?
D: Bunu takmani istiyorum diyerek annesine takacagi brosu , kolyeyi , bilezigi secen oglum .

Ruj surmeyince ;
D:Anne uzun zamandan beri dudakkarini kirmizi boyamiyosun .
Ruj surunce ;
D:Anne cok guzel olmus ,cok begendim .

Disari cikacakken ;
H: Deniiz , hadi kuzum seni bekliyorum.
D: Anne bi dakka , bi isim var .
H: Ne isin var ,ne yapiyorsun ?
D: Babama sortla tisort seciyorum. Hangisini giysin karar veriim gelicem .
Giydigimiz herseyi secn , guzel secimler , guzel kombinasyonlar yapan zevkli oglum :)

24 Ağustos 2010 Salı

Sevgi Diyaloglari

Gece uyurken ,bir ara uykusundan uyanan melegim omzuma bir opucuk kondurup;
D: Anne seni cok seviyorum
H: Ben de seni cok seviyorum melegim
Sonra ikimizde huzurla uyumaya devam :)

Uyumak icin odaya gittigimizde ;
D: Anne ,sana sarilarak uyumak istiyorum deyip basini basima dayiyor , kolunu boynuma doluyorsun .
Bazen de ;
D: Anne koza ol .
Koza ; Anne cenin pozisyonunda , tirtili da kozanin icinde :)

Gun icinde ;
D: Anne seni ne kadar cok sevdigimi biliyor musun ?
H: Biliyorum kuzum. Ben de seni cok seviyorumm :)

Anne ……, anne ……, anne ……. Bazen babaya bile agiz aliskanligi anne dedigin oluyor .
D: Anne , ayy baba …… diye baslayan cumleler :) . Ha ha haa ben pek hosnutum bu isten .

Sabahlari ben ise gitmeden once uyanirsan uykulu uykulu soruyorsun ;
Cevap evetse ;
D: Anne bugun tatil mi ?
H: Evet kuzum :)
D: Yasasinn , butun gun beraberiz yani . (Ve yanagima kondurdugun kocaman bir opucukten sonra sarilip uyuyoruz 8:30 ‘a kadar)

Cevap hayirsa;
D: Anne bugun tatil mi ?
H: Hayir kuzum :)
D: Anne , islerini hemen bitir , erken gel. Hava kararmadan gel .
Ya da
D: Anne ofise git, masana not yaz, de ki ; “Ben oglumla oynamaya gidiyorum” . Sonra hemen gel .

Ama ise gidiyor olmanin en sevindirici yani beni ise opucukle gonderiyor olman . Artik ise gidiyorum diye aglamalar yok, bu cok moral verici benim icin . Aglama yerine oneriler var ; En guzel oneri ; " Anne ofise git, masana not yaz, de ki ; “Ben oglumla oynamaya gidiyorum” .

6 Ağustos 2010 Cuma

H 'lere Mudahale ediyorum

K ‘lar gidip yerine H’ler gelince ; mudahale etmeyeyim , duzelir diye dusunmustum . “Cocuklarin konusmalarina mudahale etmemek gerekli,yanlis soyledikleri kelimeleri surekli duzeltmemek gerekli” diye okumustum biryerlerde . “Surekli duzeltirseniz, uyarirsaniz, cocuk nasil soyleyecektim, dogrusu neydi diye dusunur, konusmasindaki akicilik bozulur ,kekemelik baslar “ yaziyordu . Ben de hem bu teze dayanarak hem de senin Evrim’I ve Nurhayat ablanin konusmasindaki degisiklikleri taklit ediyor oldugunu dusunerek bir sure sonra duzelir deyip mudahale etmedim hic . Gelgor ki duzelmedi hic . Hatta tam tersi ortadaki k ‘lar yerine gelen h’ ler artik baskoseye yerlesti konusmada . Artik “K” ile baslayan ilk heceleri de “H” ya yakin bir sesle soylemeye basladin ve ben bu durumdan cok rahatsizim. Konusman anlasilmiyor . Once “Coh oldu dediginde” K’ yi batirarak “Cok oldu” diyordum dikkatini cekmek icin . Her kelimedeki K yi ustune basarak seslendiriyordum . Ama bunun bir faydasi olmadi mudahale etmeliyim artik diye dusunuyorum simdi .


Ilk mudahale diyaloglarimiz gun icinde, sadece ikimiz varken ve 4- 5 mudahaleyi gecmeyecek sekilde soyle basladi . ;
D: Anne parha gidelim mi?
H: Anlamadim,nereye gidelim?
D: Parha gidelim mi ?
H: Parka mi parha mi ?
D: Parka gidelim mi ?

Sonraki mudahale diyaloglarimiz gun icinde yine sadece ikimiz konusurken ve 4-5 duzeltmeyi gecmeyecek sekilde soyle etti ;
D: Anne parha gidelim mi?
H: Anlamadim ?
D: Parka gidelim mi ?
H: Gidelim

Ve simdi pek mudahalaye gerek kalmadi, kendin duzeltmeye basladin ;
D: Anne parha gidelim mi? Parka gidelim mi ?
H: Gidelim

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Bigun Degil

D: Anne beni Antalya 'daki robot yerine goturur musun ?
H: Antalya 'daki robot yeri ne oglum? Kim soyledi ?
D: Kendim ogrendiim :))
H: Antalya buraya uzak bi yer
D: Biliyorum anne, ucakla gidiliyor
H: Tamam bigun gidebiliriz
Biraz da sinirlenerek ;
D: Bigun degil anne bugun ! bugun !

"Bigun" degil "Bugun" . Zaman kavramlarini kullaniyor olman sasirtti beni .

Antalya 'daki robot yeri ? Nedir ? Neresidir ? Ne vardir ? Hic fikrim yok . Bir haftadir , ara ara , aklina geldikce ;

D: Anne beni Antalya 'daki robot yerine goturur musun ? diyorsun Kim soyledi , nerden duydun , kim ogretti diye soruyorum cevap hep ayni ;
D: D: Kendim ogrendiim :))

25 Temmuz 2010 Pazar

32 derecede cizme

Indirimden aldigim , uzerinde de Spiderman kabartmasi olan cizmeleri saklayamadim senden ve aklima gelen basima geldi :)
Posetinden cikarttin heyecanla , "anne corap da giyiim" dedin .
Ananeye , Tugi'ye, kuzene,yengeye herkese gosterdin . Sonra Hasan dayini bekledin . Hasan dayiya gostermeden eve gitmek istemedin . Hasan dayi da gelip orunce
30 'u gecmis sicaklikta , icinde corapla durum ; OIP 'in cizdigi gibi . Sanki bizi cizmis , cok guldum halimize cook :)


Pinar Abba Hasta


Sabah havuza gitmek icin hazirlanirken telefonum caldi .
S: Meraba ben Sila , nasilsiniz ?
H: Kotu bir haber yok dii mi?

Gozlerim dolu dolu,sen bana saskin saskin bakarken .

H: Tamam , hemen geliyorum .

Ne oldugunu anlamaya calisan bakislarinla beni izlerken , banyoya gidip yuzumu yikadim. Kucagima aldim seni ,koltuga oturduk . Yuzunde biraz korkmus , biraz saskin bir ifade var , suskun suskun “Ne oldu anne” bakisi var . Beni hatta bir yetiskini aglarken, aglar gibiyken ilk defa gordugunden olsa gerek .  Aglamak , bu siralarda uzerinde yogunlastigim konu . Tam da kendimi aglamamak icin frenlerken farkedip, sana “uzuldugunde aglayabilirsin” ‘I ogretmeye calistigim bu haftalarda akacak gozyasim varmis . Aglayabilmek iyidir,  hatta guzeldir .

H: Denizcim ,korkacak birsey yok melegim, Pinar ablanin hasta olmasina uzuldum ben , uzulunce aglayabilir insanlar .

Bu aciklama iyi geldi sana da bana da .

H: Deniz ‘cim, Pinar Abla ‘nin doktoru aradi , Pinar ablan hastanedeymis , benim hastaneye gitmem gerekiyor . Havuza Medis ‘le gider misin kuzum?
D: Nesi varmis Pinar abbamin
H: Yedigi birseyden zehirlenmis sanirim , hastaneye gidince doktoruna sorucam . (Pembe yalan !) Sen anane ile gider misin havuza ?
D: Pinar abbamin hastanesinde radyasyon var mi ?
H: Var kuzum
D: Anne o zaman ben gelemem . Sen Pinar abbami iyi et , bize getir tamam mi?
H: Tamam kuzum . Seni cok seviyorum ben
D: Ben de seni cok seviyorum anne .

Aksamustu telefonum caldi, Tugi ‘ye arattirmissin ;
D: Anne Pinar abbami bekkiyom ben ,havuzun orda bulusalim tamam mi ?

Kuzim Pinar ‘i kaptim getirdim bize . Iyi bakicaz Pinar abbana . Testler , tetkikler yapilacak . Dua edicez sonuclar iyi ciksin diye , bi daha ameliyat olmasi gerekmesin diye . 

(*) Sila ; Pinar ablanin doktor arkadasi

23 Temmuz 2010 Cuma

Tugi 'miz 40 oldu

Abim . Tugimiz . Bugun 40 yasina girdi :) . Azra 'si ve Deniz kuzuyla beraberken hep cok mutlu .
Dilegini biliyorum, kalkip yuruyebilmeyi cok istedigini biliyorum. Ama en onemlisi saglik . Saglikla yasa guzel abim . Tugim.
Hayatinda bir daha baska hastalik olmasin . Hep boyle gulsun yuzlerimiz :)
Posted by Picasa

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Insanlik



Kisa , kacamak bitti . Babaya ,kocaya duyulan ozlem bittmisi feribota binmemizle yeniden basladi . Rahat bir feribot yolculugu sonunda Yenikapi’ya geldik. Tugi dayinin sandalyesine kimsenin yol vermemesini , yardim etmemesini ,yasadigimiz zorlugu , itilmeyi, hafiften azarlanmayi senin de unutacagini sanmiyorum . Feribottan inerken , zorlanarak Tugi dayinin sandalyesini iterken , iteklenirken, elini tutamadim, yururken beni tutmani istedim . Bu sekilde zorla ilerlerken , yaya bolumune girerek manevra yapmak isteyen ve kornaya basan maganda seni korkuttu, benim yuregimi hoplatti. Arkalardan bir ses "Hanfendi cocuk sizin mi?" diye sorunca dellendim once . Arkamizdaki digerleri gibi kizarak "yol verin" diyecek zannettim. Arkadaki ses devam etti "Bakabilirim cocugunuza , feribottan inene kadar yaninda durabilirim , elinden tutabilirim"  dedi . Arkadan siyrilip yanimiza geldi , elinden tuttu , guvenle yurumen icin sana sahip cikti . Koskoca feribotta sadece bir kisi cikti . Feribottan inince , esi ve cocuklari gelince gordum , bir oglunun gozleri gormuyor . Ceken bilirmis gercekten . Bir tek o hanim anladi yasadigimiz korku ve zorlugu . Cocugun bir kolunda kardesi , diger elinde beyaz bastonu var . Sen de hemen tuttun kardesinin elinden . "Valiziniz yok mu sizin?" diye sordu yardimsever hanim. "Bu sartlarda tasiyamacagimi gorup vazgectim almaktan, feribotta biraktim" dedim . Ve guven verdikleri icin , beni bekleyeceklerini soyledikleri icin , sana ve abime gozkulak olacaklarina inandigim icin , ayaklarim totoma vura vura kostum feribota , aldim valizimizi, kosarak dondum yaniniza . Bizi alacak araba gelene kadar da yalniz birakmadilar bizi . Bu aileyi de unutamayacagim .
Kaldirimi olmayan ,olan kaldirima da arac parkeden, kirmizida durmayanlar varoldukca bu ulkede yasamak zor , bir ozurlu olarak yasamaksa disari cikamamak demek . 
Benim kuzum . Korkuyorum daha da yozlasan yurdumdaki insan profilinden . Korkuyorum yozlasan , insanliktan cikan , krolukta sinir tanimayan , hatta krolugun meziyet oldugu sehrimde , kuraldan , kanundan ,insanliktan uzak, insan benzeri canlilardan . Bakteri gibi hizla cogalan bu canlilarla hayat zor ve korkulu . Korkuyorum sayilari hizla artan bu insanlarla yasamak zorunda kalacagindan.
Ben cocukken insanlar boye degildi . Ben caddede karsiya gecerken , gozleri gormeyen ya da yasli birini gordugumde ,koluna girip karsiya gecmesi icin yardim ederdim . Bize ogretilmisti bu . Ozurlu ya da yasli olmak suc degildi . Ama maalesef , uzulerek soyluyorum ki , bu zamanda ozurlu olmak suc . Yardim etmeyi birak itekliyor insanlar . Ve ben inanamiyorum insanligin bu noktaya geldigine .

Benim melegim , melek kalpli oglum , yardimsever oglum, guleryuzlu oglum. Sen onlardan olma hic .

15 Temmuz 2010 Perşembe

Tuhaf Anneler

Yenikapi Bandirma feribotundayiz . Cok heyecanlisin . Ozlem bitiyor , babayla bulusacagiz . Icin icine sigmiyor . Feribota girer girmez oyun alanini gorup oraya gitmek istedin. Uyku saatin gelip gecmesine ragmen , uyuyamadin heyecandan , ben de zorlamadimseni , kucagimdan inip oyun alaninda oynamaya basladin .

Feribotun icinde ,  6 m2 lik oyun alani ; uce bolunmus , 2 si ev gorunumlu, catisi ve pencereleri var . Tavan yuksekligi 1 bucuk metre . ucuncu bolum oyun alanina giris cikis bolumu . Oyun alaninin etrafinda anne babalarin oturmasi icin koltuklar var . 6 m2 ‘lik oyun alannda , 12 tane 3-5 yas grubu cocuk ve 5 tane anne , anneanne, babaanne var . Kimi yemek yedirmeye calisiyor ; cocuk yemek istemezse , ya zorluyor ya “oyun oynamana izin vermiyorum , hemen cik” diye tehdit ediyor . Kimisi rusvet veriyor , bu kolayi icmek istiyorsan bu tostu bitirmelisin “ diyor. Kimisi emir veriyor “ Hadi Dilara ablayla oyna !”  cocuk “Oynamiycam” derse anne fena halde kiziyor . Hele biri 7-8 yasinda biri de 3-4 yasinda olan 2 kardes ya da kuzen vardi ki uzuldum cocuklarin drumuna . Kadinlar , cocuklarin kimseyle oynamasina izin vermediler . Tepelerinde dilikip , elleme, oynama , dokunma , uzak dur , nasil da izole ettiler cocuklari . 6 m2 ‘lik hap kadar alanda bir an cocugunu goremeyip panikle ayaga kalkan, cocugunu korkulu bakislarla arayan bile vardi .Pes dedim . Bir de beni “Ne rahat kadin, cocuguna sahip ciksa , uyarsa” bakislari ile taciz ederken seni de “Ne yaramaz , ayy simdi dusecek, bizimkilere de kotu ornek oluyor “ bakislari ile rahatsiz eden, uyarmak hatta kizmak isteyen anneler vardi . Hic aldirmadim bu bakislara ,prim vermedim. Durusum boyle olunca kimse de gelip seni uyaramadi . Gonlunce oynadin , indin ciktin , korkuluklardan tirmanip tavana elledin , cok eglendin . Cok da iyi ettin .
En iyiyi en dogruyu ben bilirimden degildi bu durusum ama 6 m2 ‘lik kapali alanda cocuk kaybolmaz, 50-60 cm yukseklige ciksa bisey olmaz diye dusunmemdendi . Seni taniyorum ben ,nereye kadar tirmanabilecegini iyi biliyorum, neden engel olayim ki ? Diger cocuklara da kotu ornek oldugunu sanmiyorum ayrica . Parklardaki kaydirak ve merdivenlerden bile alcak tirmandigin korkuluk . 4 yasindaki cocuguyla kaydiraga cikan , cocugunu tehdit eden , birseyler yapmasi icin zorlayan , turlu turlu tuhafliklari olan bir anne olmak istemiyorum ki ben. Engel olmadim eglenmene , firsat vermedim seni uyarmalarina . Seni uzaktan izledim , 2 saatlik yolculugu diledigin gibi oynayip, keyifle gecirdin . 

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Ozlem Buyuyor

Sabah uyaninca ;
D: Anne babamin mudurune mahvedicem. Boole boole yummuk aticam kafasina .

Oglen parkta ;
D: Biliyo musun babam gunduz ise gitti , hala gelmedi , gece bile gelmedi .
D: Babamin mudurunu dovucem ben , niye izin vermiyo babama ,niye cok calistiriyo babami ?

Oglen yatakta ;
D: Anne , yatagin en guzel yeri burasi .
H: Nedenmis :)
Babanin yattigi tarafta, babanin yastigina sarilarak ;
D: Cunku burasi babamin yeri .

Babayla telefonda ;
D: Babacim, seni cok ozledim. Senin mudurunun kafasini kiricam .

Oglen oynarken ;
D: Anne , bunu bozmayalim ,babam da gorsun .

D: Anne babama suppiz yapalim

Telefonumcaldiginda , birisiyle konusurken ;
D: Anne , babamla mi konusuyorsun ?

Aksam yatakta ;
D: Anne ,keske babam da burda olsaydi. Erkek erkege bogus (*) yapardik .

*; Bogus ; bogusmaca

Kuzum , hakli olarak babasini cok ozledi . Ozlem nasil da dalga dalga buyuyor . Her firsatta dile geliyor . Keske burada bir is imkani olsaydi da baban da gitmek zorunda kalmasaydi .

Bu haftasonu babanin is durumu belli olmadigi icin plan yapamadim. Ama onumuzdeki haftasonu mutlaka gidcegiz babanin yanina , soz .

11 Temmuz 2010 Pazar

Karakter

Bu karakteri tanimiyorum . Ama sen cok eglendin :) . Bu karelerde ciddi gorunuyorsun ama cokeglendin bu karakterle . Yanindan gecen 15-16 yaslarindaki cocuklar "Abla calisiyor mu , hareket ediyor mu?" diye sordular . Hareketsiz bir yaratik ama senin hayal gucun cok hareketliydi .

Posted by Picasa

Buyuk Havuz

Bugun de kucuk havuzda baladi ders . Dersin ikinci yarisinda buyukhavuza gecti herkes . Agziniza su alip birbirinize puskurttuguuz icin Zeynep 'le sen en sona kaldiniz . Sonra alelacele cikip kosturarak buyukhavuzun kenarinda yerinizi aldiniz .
Merdiven kenarina oturan kuzum, Zeynep'e yaninda yer acti. Zeynep 'le hic ayrilmiyorsunuz .
Yine o sert bakisli , hoyrat ogretmene dustun . Elindeki yuzme tahtasini tutamadan indirdi seni havuza . Debelendin , sonra tahtayi tutabildin .
Ders sonunda , yine elelesiniz :)
Posted by Picasa

Yume Antreman


Yuzmeye baslamadan onceki isinma , esneme calismalari . Lacivert mayo ve lacivert boneli sessin . Senin hemen saginda da pembeli bikinisi ve beyaz bonesi ile Zeynep .

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Kucuk Starbucks ci

Kahve kokusuna karsi koyamayan , Starbucks 'i pas gecemeyen annenin kuzusu , Starbucks 'tan ne mi alir ? Seffaf , Starbucks termosu . Simdi icine sadece sadece su koymak icin alir :) . Buyuyunce de kahveci olur . Annesi ile kahve icmeye gider :)
Posted by Picasa

9 Temmuz 2010 Cuma

Mutluluk

Aylaardir ilk defa , bu sabah yuzumde tebessum , icimde huzurla ciktim evden . Cikmadan once bi daha durup , anneannenle kikirtilarinizi dinledim .
D: Anne oole degil boole ucuyo hopuker (hopuker ; helikopter ve ben yokken anneannene anne diyorsun:)
Kikir kikir kikir :) :) :)

Ohh be .

Bir suredir -(Yaklasik uc haftadir)- aksamlari "Anne ise git , ben bugun gelmiycem , Deniz oglumla oynuycam diye not yaz ,sonra da hemen gel, tamam mi ?" diyordun . Sabah da ben evden ciktiktan sonra uyaniyor ve aglamiyordun.

Bu sabah , ben banyodayken , erkenden uyanmissin . Odaya geldim yatakta yoksun . Diger odalarda da yoksun . Seni ariyorum koca evde done done . Komik bir durum farkindayim ama ariyorum . Salonda , sandalyelerden yapip, uzerini battaniye ile kapattigimiz "Yuva"nda buldum seni . "Anne,sana sarilmak istiyorum" dedin ciktin yuvandan .  Sarildik, koklastik . Her aksam soyledigin cumleleri kurdun .Yanagima kocamaan bir opucuk kondurdun . "Enerji opucugu" . "Anne kosarak gel tamam mi?"

Aglama yok , huzursuzluk yok . Kikirti var :)
Durup bi daha dinledim keyifle .

Yuzumde tebessum, icimde huzurla ciktim kapidan .
Ohh be :)
Mutluluk bu iste :)

8 Temmuz 2010 Perşembe

Gemi

Legolardan yaptigin gemiyi bozdurmuyorsun kac gundur . Babana gostereceksin . "Ben senin icin yaptim diyeceksin" . Dun , Tugi dayin ,parcalardan birinin yerini degistirmis ? Bu sabah kizmissin ;
D: Dayi neden degistirdin ? Babama suppriz yapmistim ben !
Sonra Tugi 'nin yerini degistirdigi parcayi cikartip, eski yerine koymussun .
Posted by Picasa

K 'lar gitti H 'ler geldi

D: Dur ben bahayim
D: Bahalim olmus mu ?
D: Bi bahtim
D: Anne bak kaynah yapiyom
D: Surdan bi cihayim
D: Kaydirahtan kayicam
D: Saha yaptim
D: Sahacihtan dedim
D: Parmah boyama
ve dahasi ....

Ortadaki tum K 'lar gitti , yerine H 'ler geldi . Pek de hos gelmedi .
H 'ler gitsin , K 'lar geri gelsin . Hemen gelsin . Butun harfler yerinde kalsin .

Bu konusma da nereden mi cikti ? Annemin komsusunun konusmasindaki farkliligi farketmis ve taklit ediyor ogulcum . Bi sure devam eder sonra gecer diye dusunuyorum , umarim uzun surmez .

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Bos Ev ve Fotograf

Asli ve Mukerrem yeniden tasindilar . Is cikisinda seninle beraber yeni evlerine gittik . Asli ile Muku evi yerlestirirken sen de Yigit 'le Yigit 'in odasinda oynadin . Sonra eski evde kalan birkac parca esyayi almak icin hep birlikte eski eve gittik. Bos evde kikir kikir gulup eglendiniz .
Ben "resminizi cekeyim " deyince yeni bir oyun baslattiniz . Yigit , kulagina egilip , oyunu sana soyle anlatti ; Y: Annen resim cekerken kosarak kacicaz , resmimizi cekemeyecek, tamam mi ?
Kulaga anlatilan oyuna senden sesli yanit geldi ;
D: Tamamm
Iste sizi yakalamaya calistigim ve eglendigimiz kareler :)
Posted by Picasa

Cips

Butun pencereleri , balkon kapilarini ve evin kapisini kilitledim. Kucuk bir paket cipsi bir kaseye koydum, televizyonda cocuk kanallarindan birini actim, seni dekoltuga oturtup ;

H: Denizcim , sen bu cipsi yiyene kadar ben dusa girip cikicam . Ben gelene kadar burada bekler misin melegim ?
D: Bekkerim anne .

Cok az yiyor olmana ragmen ilk defa gonullu ve isteyerek cips verdim sana . Neden mi boyle yaptim? Evde ikimizden baska kimse yok. Havalar cok sicak . Aksamlari uyuman 11 – 12 ‘yi buluyor . Beraber yatiyoruz , ben de senin uyumani beklerken uyumus oluyorum genellikle . Dusa sen uyumadan giremedigim icin son iki gundur sabaha karsi 4 ya da 5 ‘te uyandigimda giriyorum . Aslinda cips yerine antep fistigi da verebilirdim ama sen “Anne cips yiyebilir miyim” deyince tercihim cipsten yana oldu . 

Babaya Ozlem

Aksam eve geldim . Asansorle yukari cikarken ;
D: Anne, babam ne zaman yaslanicak ?
H: Efendim (Anladim ben neden sordugunu ama dogru cevabin ne oldugunu dusunmek icin kisa da olsa vakit kazanmak istedim)
D: Babam ne zaman yasli olucak ?
H: Baban daha genc .
H: Baban yasli olunca n'olcak ?
Cevap yok .
H: Denizcim , insanlar yaslaninca ne oluyor ?
Yine cevap yok
Gecenlerde Suleyman eniste icin "yaslilar calismaz" demistin . Babani cok ozledigin icin babanin da yasli olmasini ve calismamasini istedigini dusundum .

Aradan 10-15 dakika gectikten sonra parka giderken ,
D: Anne , babam yasli olsaydi hep benimle olurdu , hic ise gitmezdi .

Ahh benim melek oglum . Babasini cok ozleyen kuzum .

Baban da seni cok ozledi melegim . Islerini bitirir bitirmez gelecek .

Baban gecen hafta Isvicre 'deydi . Bir hafta kalip geldi . Birkacgun bizimle kaldiktan sonra ,is icin Erdek 'e gitti.  Gideli cok olmadi , bugun ucuncu gun . Babani cok ozledigin icin herkese ,
D: Biliyo musun , babam gunduz ise gitti ama aksam gelmedi
diyorsun .
Aksam olunca ;
D: Anne babam bu aksam gelicek mi ? diye soruyorsun .
Sabah kalkinca ;
D: Anne babam bu gece de gelmemis deyip uzuluyorsun .
Gun icinde ;
D: Anne , babamin isi ne zaman biticek ? Tembel tavuk isini bitiremedi daha diyorsun . Sonra da ekliyorsun ;
D: Belki de muduru izin vermiyordur .

Kuzum, baban bu ayi ve onumuzdeki ayi Erdek 'te gecirecek . Ama belli ki cok zor olacak . 2-3 haftada bir  haftasonlari gideriz diye konusmustuk babanla ama sanirim 1 hafta en gec on gunde bir gidecegiz . Kiyamam ben sana .

4 Temmuz 2010 Pazar

Farkindalik

H: Denizcim, havuzun kenarinda otururken , ayaklarini boyle cirpabilirsin
D: Ama ogretmenim kizar
H: Ogretmeninizin boyle birseye kizacagini sanmiyorum. Tehlikeli birsey yaparsaniz uyarabilir .
D: Sadece uyarir mi yani? Kizmaz mi?

Birisinin sana kizacak olmasindan cekiniyorsun . Hem de cok . “Ya kizarsa” diyorsun . Nedir bu kizilmasi durumu ve sen de yarattigi korku? Biz sana kizan , bagiran bir aile degiliz . Sana “Hayir ,olmaz, yasak, yapma” demek yerine “Neden zararli, neden yapilmamali “ herseyi nedenleri ile anlatiyoruz . “Ya kizarsa”, “Kizmaz mi?”  ‘ya neden takildigini dusunurken dusunurken ;

H: Deniz ‘cim ,havuza toprak atinca kirleniyor . Site yoneticisi kizabilir deyince birden dank etti kafama . Ben bu uyariyi normal bir ses tonu ile soylediysem de icindeki fiil “kizmak” . Zaman zaman ama kizmadan , sakin ve normal bir sestonuyla sunlari da soyledigimi farkettim ;

H: Deniz ‘cim duvarlari boyama kuzum, ev sahibimiz kizar
H: Deniz ‘cim, bu duvara ya da tellere tirmanirsak , guvenlik kizabilir .

Bizim sana yaklasimimizda ; kizmak yok ama kizabilecek ucuncu sahislar varmis meger  . O kizabilir , bu kizar , ya kizarsa . Farkinda olmamisim . Yeni farkina vardim. Ne olur kizarsa ? Aslinda birsey olmaz . Ya biri kizarsa korkusuyla birsey yapmamaktansa yapip neden yaptigini aciklaman daha dogru bence .

“Kizmaz mi ? “ Sorusuna ve “Ya kizarsa” endisesine bugunden itibaren son vermek lazim. 

Emekli Yuzucu

Hepiniz siranizi bekliyorsunuz . Ogretmen sirayla sizi yuzduruyor . Zeynep 'le yanyana oturuyorsunuz . Soldan ikinci ogrenci Zeynep, yanindaki lacivert mayo ve lacivert boneli de sensin .
Bu ogretmen cok eglenceli . Animator gibi . Tumcocuklar havuza giriyor , digeri gibi kizmiyor siz havuza girince . Ama sen hala gecen haftaki kizan ogretmenin etkisindesin . "Ya hocam kizarsa" diyorsun ve kenarda oturmayi tercih ediyorsun .
Herkes havuzda , sadece sen disarida ,kenardasin . Ilk gun senin gurubuna ders veren sert bakisli, hoyrat ogretmen, "kenarda duracaksiniz , ayaklarinizi bile cirpmayacaksiniz" dedigi ve sen de ogretmen kizar diye korktugun icin inmiyorsun havuza . Ellerin bacaklarin arasinda oturuyor sonra da usuyunce suya hemen girip islanip , tekar yukari cikiyorsun . Bu arada , sizi tribunden Zeynep 'in babasi Selcuk'la izliyoruz .
S: Deniz , ihtiyar emekliler gibi . Hani sicaktan cok bunalinca serinlemekicin ,havuza girip kendilerini islanip hemen cikarlar ya oyle yapiyor . 
Ders bittikten sonra , havuzdan dusa kadar Zeynep 'le elelesiniz.  . 

Posted by Picasa

Keltos

Ilk defa saclarimi geriye dogru tarayip , arkada topladim ;
H: Deniz , saclarim nasil oldu boyle ? Begendin mi ?
D: Keltos gibi oldun !

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Tuna 'nin Yasgunu

1 Temmuz gunu , blogundan tanidigim, Hayal ” Tuna bocusunun dogum gunusu” baslikli yazisinda soyle yazmis ;
“Şimdi soruyorum, varsa Tuna böcüsünün mumunu bizim parkta bizimle birlikte üflemek isteyen,burdan bizi izleyen, seven, merak edenlerden,bekleriz efendim... Bu cumartesi 16'da...”

Yazilarini keyifle okudugum, resimlerinden tanidigim Hayal , minik kalbi Damla ve ugur bocegi Tuna ‘yla tanismak icin hemen “Gelmek istiyoruz” diye yazdim .
Medis ‘in yaptigi kekimizi alip, Tugi ‘nin ayarladigi araba ile taa Uskudar ‘a gittik . Yuksek binalarla ve sitelerle istila edilen, yesil alani azalan Istanbul ‘da, partinin yapildigi park binalarin arasinda kalmis gizli bahce gibiydi . Bi dolu kamelya vardi . Cimenlerin uzerine serilmis ortuler . Istedikleri gibi kosturan cocuklar . Hem kamelyalarda hem de ortulerde tanimadigim, ama yuzleri gulen mutlu insanlar . Tanidigim iki yuzu gordum hemen biri Hayal digeri super anneanne Ece teyze . Hayal bizi yazilarindaki samimiyeti ve guleryuzuyle karsiladi . Tanistik hemen gulen yuzlerle . Nazar boncuklu magnetlerimizi aldik bugunun hatirasi olarak :)

Animator Tolga abi , hem kipir kipir ,hareketli muzikler dinletti, hem yuz boyama yapti. Sectigin renk ;pembe . Pembe renkli korsan oldun . Kizlar da genelde kelebek oldular .Tuna , Ugur bocegi kostumu ile Damla da Minik Prenses kostumu ile cok sekerlerdi . Ugur Bocekli pasta , senin en favori pastan oldugu icin masanin basinda hemen yerini aldin . 1 Yas Mumu uflendi . “Iyi ki dogdun Tuna” soylendi . Once pasta yendi , sonra ugur bocekli, uzeri seker hamuru ile kapli kurabiyeler .
Hayal'in Ugur Bocuusu , Damla 'nin kardesi Tuna Bocegi ; cook saglikli ve guzel yaslarin olsun , sevdiklerinle kutlayacagin :)
Pasta ve kurabiyeler yendikten sonra , partiye hareket katan animator Tolga abi ip cekme oynatti . Once size ,sonra da bize . Anneler , Babalara karsi guc sergiledik. Cok gulduk , cok eglendik .
Benim ilk kez , birkac hafta once katildigimiz Tuna ve Arda ‘nin yasgununde group ogrendigim Pinyata patlatmaca , bu yasgununde de vardi . Ucer kez vurarak patlatmaya calistiniz pinyatayi . Tuna da babasinin kucaginda katildi oyuna . Sonunda patlayan pinyata icinden dokulen sekerler ,lokumlar , tokalar kapisildi :) Sen sadece bir tane yumusak seker yedin . Ustelik de kirkayak seklinde . Ben de cok sevindim, sekerin kirkayak seklinde olmasina . Cunku ,bu sabah sana “Kirkayak “ in nasil bir hayvan oldugunu anlatiyordum, bu seker uzerine cok iyi denk geldi . Biz cocukken agaclara kirkayaklar tirmanirdi , yesili azalan ama yine de sevdigim Istanbul’da kayboldular , artik yoklar .
Pinyata patlatmak icin sirada bekleyen , vargucuyle vuranlar , pinyatadan dokulen seker ve lokumlari yerken , Hayal , yuvarlak cubuklari ufleyip , baloncuk yaristirmaniz icin , herbiri tek tek paketlenmis hediyeler dagitti . Cimenlere oturup uflediniz . Sonrasinda cocuklarin cogu kumlu parka gitti . Hayal “hazirlikli gelin ,kova kurek getirin” demisti . Biz de goturduk . Ama kum islak degildi oynamak istemedin . Kendine agac golgesinde , tirmanma diregi buldun , direkten ahsap oyun grubuna gecip koridorda kosup, kaydirakta kayip tekrar direge tirmandin . Cok eglendin . ben seni direkte tek basina birakamadigim icin parkta bekledim,cok fazla sohbet etme firsati yakalayamadim ama seninle olmaktan , partide olmaktan , mutlu cocuklar , mutlu aileler gormekten keyif aldim.
Her detayi ince ince dusunulmus, keyifle hazirlanilmis bir partiydi . Hayal ‘in de dedigi gibi
 “Cocuklar gibi ŞEN ‘dik
Posted by Picasa

Kahraman

Zeynep 'le arabada giderken ;
Z: Keske denizkizi olsaydim
D: Keske ben de Sipaydirmen olsaydim :
Z: Yani benim kurtaricim mi olcaksin

Ayy yerim ben sizi . Tatli cuceler sizi .

30 Haziran 2010 Çarşamba

Sac

D: Dayii, kesme annemin saclarini .

29 Haziran 2010 Salı

Aglamak

Aglamak , son gunlerde uzerine yogunlastigim bir konu . Aglamalarinin sebebini bulup , cozum urettim . Artik oyle cok aglamiyorsun . Ama sunu farkettim ki , aglamaya basladiginda artik dikkatini dagitmam /-iz cok zor oluyor . Ne soylesem, ne maymunluk yapsam faydasiz . O aglama moduna girdiginde aglamanin ivmesi artiyor ve sen de cikamiyorsun bu aglama krizinden . Halsiz dusene kadar,enerjin bitip sesin kisilana kadar agladigin oluyor . Hatta bir defasinda aglayip , halsiz dusup ,biraz uyumus ve sonrasinda uyanip kaldigin yerden devam etmissin . Bu aglamalarinin nedenini buldum , cozum urettim , artik o aglamalarin kalmadi ama aglarken kendini sakinlestirip susturamiyor olmana takili kaldim. Simdi ara ara birsey icin aglarken , “Denizcim aglamak istiyorsan aglayabilirsin ,sakinlesince konusalim “ diyorum sana .Ama seni yalniz da birakmiyorum,sana sarilip “Bak deriin deriin nefes alalim, iste boyle , sakinleseliim,sonra da guzel guzel aglamadan konusmaya devam edelim” felan diyorum . Ahh benim gozu yasli oglum , burnunu cekerek deriin bir nefes alan oglum. Sanirim boyle boyle aglarken , sakinlesmeyi de ogreneceksin .  Simdilik iyi gidiyor . Amacim seni aglatmamak degil . Tam tersi ihtiyac duydugunda , canin yandiginda, uzuldugunde aglaman ve sonrasinda kendini sakinlestirip aglamani bitirebilmen . Ihtiyac duydugunda aglayamamak kotu bir duygu . Bogazinda dugumler olmasi, aciyi travmayi,uzuntuyu kolay atlatamamak demek . Medis beni aglatmazdi hic , daha dogrusu aglamami istemezdi . Hep anlatirim kulak deldirme hikayemi . Cok canim acimisti da annemin “Aglama sakin “ bakisini gorup gik bile dememistim. Oysa ki ne olcak, aglasaydim, annem kizsaydi ben de bi daha aglasaydim .


Simdi pakta , bahcede, evde  “aglatma” elestirileri olacak ama ben hazirim.


Sezen Aksu ‘nun bu sarkisi sana

Aglamak Guzeldir ;


Ağlamak güzeldir  
Süzülürken yaşlar gözünden  
Sakın utanma  
Ağlamak öfke delice nefret  
Doruklarda aşk doyumsuz sevinç  
Kahreden keder kısaca hayat  
Ve nefesindir ve nefesindir  
Ağlamak şu geçici dünyada  
Herşeye rağmen varolmak demek  
Ağlamak yaşanan binlerce duygu  
İnsanca coşkunun güzel bir şeyidir  
Ağlamak senin kara dünyada  
Hala sevdiğin ve hissettiğin  
Tüm güzelligin ve çirkinliğinle  
Var olduğundur var olduğundur 




Nazim Hikmet ‘in bu siiri bana ;

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli 
Farkına bile varmadan? 
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli 
Ayıpsız, 
Aşikare, 
Yağmur misali? 

Neylersin alışkanlık 
İçin kan ağlarken yüzün güler 
Dikilitaş gibi dinelirsin yine. 
Yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer, 
Anneler gibi ağlamanın yiğitliğine?


28 Haziran 2010 Pazartesi

Sevgili

Babaya ;
D: Senin sevgilin degil. Annem benim sevgilimm .


Melegim, annesini babasiyla bile paylasmiyor :) .


Sen beni babanin yanndan cekistirirken ; ben halimden memnunum, baban halimize guluyor .


Dilenci

AksamYesilyurt ‘yan Havaalani yonune giderken durdugumuz kirmizi isikta , arabalarin icindekilere elacipdilenen kadini gostererek ;

D: Ane ,o hic bisey satmadan dolasiyo .

Dogru soze ne denir . 4 yasindaki cocuk anladi olayi da , bu dilenenlere para verenler anlamadi . Genc genc insanlar calismak yerine dileniyorlar . Tuhaf hem de cok tuhaf .

Babalar Gunu

Babalar Gunu hediyemiz icin hazirlik .
Gerekenler ; Renkli guaj boyalar , firca, su ve bir cift tombul ayak :)
Once boyalar acilir , sonra ayaklar sirayla renk renk boyanir .
Boyanirken gidiklanip kikir kikir gulunur . Cok eglenilir .
Boyanan ayaklar kurumadan , beyaz dosya kagidinin uzerine ayak izi cikartilir .
Anne bu kagitlari once kurutur . 
Sonra su cumleleri renkli bir kagida yazdirir ;

"Canim Babam ;
Senin izlerini takipeden bu kucuk ayaklar , 
Sevgin ile guclu duracak yarinlarda " 

Babalar Gunun kutlu olsun .

Haziran 2010 "

Kurutulmus aya izlerinin arka sayfasina , bu not yapistirilir . Sonra pvc kaplatilip , kesilir . Ucuna bir ip ve nazar boncugu ilistirilir . 
Boylece , babalar gunu surprizimiz hazirlanmis oldu .   
Ayakizinin arkasindaki yazi .net cikmamis ama :(
Sira babanin gelmesinde derkeen , babanin Isvicre 'den dondugu gun hediyesi verilmis oldu . 
Fikir ; Irmak'in okulundan . Funda 'da gorunce , cok hosuma gitti . Biz de yapalim istedim. Cok de keyifli oldu .
Posted by Picasa

Kavusma Ani

Bir haftada babasini deli gibi ozleyen , heyecanla babasinin gelmesini bekleyen oglum , babasinin kapidan ciktigini gorunce kosarak gidip babasinin ustune tirmanan oglum .
 
Baba Ogul 'un kavustugu an .  

Valiz arabasinin onune oturup, taksiye binene kadar yuzunu babanin yuzunden ayirmadin . 
Posted by Picasa