21 Ocak 2011 Cuma

Guven

Uğur Bey aradı. "Hızlı testin sonucu pozitif çıkmış . Ama biz yine de emin olalım , laboratuar hatası, antijenler vs vs ,boğaz kültürüne de bakalım " dedi "Laboratuar talep formunu sisteme girdiğini, bugün istediğimiz saatte gelip yaptırabileceğimizi" ekledi .
Zorunlu olarak geldiğim ve katıldığım ofisteki kısa toplantıyı uzatmayıp "çıkıyorum" dedim .
Evdeyim . Sana boğaz kültürü aldırmamız gerektiğini söyledim . "İstemiyom" diyerek kaçtın odadan . Yanına geldim,
H: Canım oğlum, biliyorum hiç istemediğni . Sevmiyorsun sen bu işi .
D: Ağzıma o çubuğu sokmalarını istemiyorum   
H: Ağzına o çubuğu sokmalarını istemiyorsun , haklısın . Gidip konuşalım,  hemşire ablalara "Çok sokmayın, Deniz bunu hiç sevmiyor" diyelim .
Biran duraksadıktan sonra
D: Ama dün bademciklerime degar sokmuşlardı, bugün de çok sokarlaar . Az sokarlarsa olmaz kii .
Sebep - Sonuç ilişkisi nasıl da iyi çalışıyor ? Haklısın aslında , bademlere değmeden olmaz ki . Ama en az hasarla atlatmalıyız bunu , sen ağzını kocaman açarsan olay bu kadar tarvmatik olmayacak diye düşünerek ;
H: Olur kuzum , ablalara söyleriz  "Bademciklerine çok değdirmeyin " deriz . Denizcim, ben senin canını acıtmalarına izin vermem . Ablalara acıtmayın derim, acıtırlarsa kızarım onlara . Eğer sen ağzını kocaman açarsan ablalar acıtmadan , bademciklerine çok değdirmeden alırlar yapışan mikropları . Ne dersin deneyelim mi ?
D: Ya acıtırlarsa ?
H: Tatlı oğlum, dün çok hasta olduğun için ağzını açamamıştın, bugün ağzını açarsan söz veriyorum sana acıtmayacaklar .
Oğlum annesine güvenerek kabul etti "Tamam" dedi . Üstümüzü giydik, taksiye binip International 'a gittik. Arabada uyuduğun için hastanenin cafesinde oturduk biraz. Biraz da burada mızırdandın , aynı konuşmayı yaptık. Birbirimize güvenerek laboratuara gittik. Ben ilk bankodayken sen kan alınan bölüme geçip ;
D: O çubuğu bademciklerime kadar sokmayın tamam mı ?
H: Ablası , Deniz in boğaz kültürü alınacak. Ama o çubuğu çok sokmanızı istemiyoruz tamam mı ? Oğlumun canını sakın acıtmayın .
Bugünkü hemşireler harika . Abla servisi aldı "Tamam" dedi . Arka bölüme geçti, içerdekilere "Benimle pazarlık etti" dedi, gülerek iki hemsireyle geldi. Aynı şeyleri gelen hemşirelere de söyledim, göz kırparak .
H: Ablası oğlumun boğazındaki mikroplardan almanızı istiyoruz ama sakın acıtmayın. O çubuğu bademciklerine çok değdirmeyin. Dünkü ablalar çok acıtmıştı . Bugün sakın acıtmayın , yoksa çok kızarız, bi daha gelmeyiz buraya .
Güven içinde , kucağımda oturuyorsun .
H: Benim oğlum ağzını kocaman acacak , siz de hemen o mikropları alın tamam mı . Ama sakın acıtmayın .
D: Hiç acımadı ki .
Oh çok şükür , başarılı bir operasyon oldu . Sen ağzını kocaman açtın , abla da canını hiç acıtmadan bir defada ve hızlıca alıverdi kültürü . Hepimiz mutlu olduk. Verdiğim sözü de tutabilmiş olduğum için en çok ben mutlu oldum. 
Kim demiş "Çocuklar anlamaz " diye . Bal gibi de anlıyorsunuz işte . Herşeyi doğru ve anlayacağın birşekilde anlatmaya devam .
Kültür olayını başarı ile atlattıktan sonra Özgür Beyi görmek için taksiye bindik . Dün akşam yapılan iğneden sonra bugün seni görmek istemişti . Özgür beyi şöyle anlatayım ; Sen hastanenin alt katındaki oyun alanında oynamak istiyorsun , ben de "Oynayabilirsin tabii ki ama önce Özgür amcayı görelim, ondan sonra istediğin kadar oyna " derken , Özgür Bey güleryüzle, samimi bir ses tonuyla ;
Ö: Çocukları hiçbirşey için kırmayın . Bırakın oynasın, ben akşam yediye kadar buradayım . Ne zaman iserse o zaman gelsin .
Nasıl da tatlı bir doktor . Nasıl da seviyor çocukları . Biz de sevdik Özgür Beyi .
Yaklaşık on dakika oynadıktan sonra çıktık yukarıya. Özgür Bey bademciklerine baktı ve ;
Ö: Gördünüz mü bademciklerini , düzelmiş . Normale dönmüş .
Evet 1 dozluk Prednol iğneden sonra ateş olmadı . Bademlerin üzerindeki beyaz kriptik alanlar kayboldu ve bademlerin normal boyutlarına döndü . Özgür Bey, normal boyutlarına dönmüş bademciklerinin bile çok büyük olduğunu söyleyerek ekledi ;
Ö: Siz babasıyla konuşup aldırın bu bademcikleri .

Hiç yorum yok: