8 Aralık 2010 Çarşamba

Olum ve Mezar uzerine Sorular

Zeyneplerdeyiz . Masada hem birşeyler yiyor hem de kıkır kıkır sohbet ediyorsunuz . Konu nereden açıldı , konuşma nasıl başladı bilmiyorum ;
Z: Biliyor musun, benim büyükbabam ölmüş , mezarda yatıyo .
D: Benim de babamın babasının mezarı var .

‘Ölüm ve ölmek üzerine” başlıklı bir konuşma yapmadım seninle hiç . Korktuğum için . Sevdiklerimin ölümü hep çok acıttı canımı , acısı hep taze kaldı . Bu nedenle ölüm ve ölmek üzerine kendimle bile konuşamam ben . Bu yaz ilk defa “Anne Atatürk öldü mü?” diye sorduğunda çok şaşırmam ve ne diyeceğimi bilememem de bundandi . Ne desem, nasıl anlatsam ki sana Atatürk’ü ve ölümü ? Ya sonrasinda sordukların “Anne Atatürk cok iyi insandı dii mi? , “Anne, keşke Atatürk ölmeseydi dii mi” , “Anne Atatürk neden hastalandı , nasıl öldü?” . Ahh be meleğim , hem Nehir ‘e çok üzülüyorken , hem de neden sonuç ilişkisini kurduğunuz bu yaşlarda hastalık ve ölümü ilişkilendirmeni istemiyorken zor konu oluyordu bu sordukların .
Bu konuyu , gündem dışı tutmak isterken iki ay önce baban ve babaannenle beraber , Rahmi dedenin mezarlığına ziyarete giderken seni de götürdük . Mezarlığın başında durup dua ettik. Ellerini açıp “Dedecim mekanın cennet olsun” denir dedik . Sonra konuyu detaylandırmadım hiç. Detaylandırmamak gerekirmiş. “Burada yatıyor , uyuyor” demedim hiç , dememek gerekirmiş . Oku, oku, öğren, öğren bitmiyor konular . Orası sadece “Bir mezarlıktı ve ölenlerin bir mezarı olurdu” . Yol boyu eve dönene kadar ölüm ve ölmek üzerine sorduklarından bunalıp “Deniz ‘cim konuyu değiştirsek artık” dediğimde aldığım cevap “Hayır, değiştirmeyelim , Atatürk ‘ ün askerleri de mi öldü?, onların mezarı nerde? , Atatürk ‘ün mezarı nerde?…..” diye uzayıp gitmişti . 
Sonraki günlerde ise ne ölmekle ilgili sorular sordun ne de mezarlıkla ilgili . Konu tekrar nasil acilacak diye merak etmiyor da degildim.  Bugün Zeynep’ in cümlesine dikkat kesilmem ve senin ne diyeceğini merak etmem bundandı . Dolayısıyla Zeynep ‘e “Benim de babamın babasının mezar var” demen ve konunun  detaylanmaması iyi oldu benim için .

30 Kasım 2010 Salı

Kasım Genel

Yazmak istediğim çok şey var . Vaktim yok . Yorgunum . Aslında keyfim yok . Kısa kısa yazayım .Unutmayayım.

Deniz ‘in sözlüğü ;
Yamaraz ; Yaramaz
Haretet ; Hareket
Tombuk ; Topuk
Saafirlik ; Misafirlik

Harc kamyonlari , vincler ,kepceler , insaat ,temel kazma , harc dokme , seni hala cok cezbediyor . Medis ‘in oturdugu sitenin etrafi duvar ile cevrelendi . Saatlerce izledin . Harc pompasini tuttun , duvarin kalibi yapilirken, harci dokulurken, bikmadan usanmadan, gunlerce izledin , kocaman malayla harci duzledin . Sen ustalara hayran , ustalar sana . Birbizimkilik durumu sozkonusu . Senbizim ustalar, bizim abiler, bizimkiler geldi diyorsun ,ustalar seni goruncebizimki geldidiyor . Bir defasinda saat cok gec olmasina ragmen izliycem diye tutturup kucagimda uyudugun bile oldu .

Insaatci degil insaat muhendisi olmaya karar verdin .Bir seyi kirk kere soylersen olur derler . Ben de inaniyorum bu soyleme .Buyuyunce ne olcaksin ?diye sormadan insanlar  insaatci olcamdiyordun .Kirktan fazla soylemissindir ama olsun , anlattim da anlattim,  ikna oldun sonunda . Artikinsaat muhendisiolcam diyorsun .;
H: Denizcim Insaatci degil de insaat muhendisi olsan
D: O zaman harc dokemem ama
H: Denizcim insaat muhendisi olursan harc da dokebilirsin .
D: Pompa kullanamam o zaman
H: Tatlim,sen insaat muhendisi ol, harc pompasini da kullanirsin , harc da dokersin .Hem zaten Insaat muhendisleri soyluyor ustalara, ne kadar harc dokeceklerini , nasil yapacaklarini . Muhendisler olmasa bilemezler ki .
Durup dusunuyor oglum ,
D: Yani muyendisler olmasa bu usta abiler bilemezler mi ?
H: Bilemezler
D: Hmm
D:Insaat muhendisi olcam ben ,hem pompayi kullanicam , hem harc dokucem .
H: Harika 

22 Kasım 2010 Pazartesi

Teklif

Bir teklif .
Belki bir firsat .
Ve dusunduklerim;
Bir proje icin Londra ya da Cenevre .
Sure 6 ay . Ama iki yila kadar uzayabilir .
Hep duyarim insanlardan , kacan balik da hep buyuk olur "Keske gitseydim" diye pismanlik cumleleri kurarlar . Herkes senin icin iyi olacagini soylerken , ben buralardan bu ulkeden kacip Avrupa 'da medeni medeni yasamak isterken, cok iyi zamanlama ile gelen oneriye -(belki firsata demeliyim)-  hayir diyebiliyorsam .
Vardir sebebi .
Duzen buradaki gibi olsun istemiyorumdur .
Burada bir sekilde halledebildigim ev,okul sorunlarini orada halledemeyecegimi dusunmemdendir .
Okula annem gotursun takintisi ve olasi uyum problemleri ile basedemeyecegimden korkmamdir .
Donus zamaninin hazirlik sinifinin ortasina denk gelme olasiligini gozardi edemememdir .
Ve birkac sebep daha .
Bunlari niye mi yazdim ? Acaba ileride ben de baskalari gibi ayni pismanlik cumleleri kurar miyim? diye dusundum biran .
Sanmiyorum, sanmiyorum . Kurmam.
(Hesaplamak, hatirlamak kolay olsun diye bir baska not; Sen 4.5 yasindasin , yuvada hazirlik sinifi oncesindesin) .

20 Kasım 2010 Cumartesi

Hayatın Gerçekleri 'ne ithafen

"Hayatın Gerçekleri " dedi . 4.5 yaşındaki bir çocuğa "Hayatın Gerçekleri" başlıklı konu hakkında ne anlatılabilir ? Nasıl anlatılabilir  ? Anlatamadim tabii ki . Ama ilk hafta saat 09 'da seni okula götürdüm , bekledim . Akşam alacağıma söz verdim, sen sınıfa gidince de ayaklarım totoma vura vura eve koştum. Yarim saat gecikmeli de olsa saat 09.30 da laptopımı açıp ofise bağlandım . Saat 15 'de okuldan aldım, mutlu mesut , kıkır kıkır koşarak eve geldik . İkinci hafta 08.45 de okula götürdüm, arabam olmadığı için söylendim, yine ayaklarım totoma vura vura koşup otobüse yetiştim. Otobüsten inip minibüse bindim . Birbuçuk saat gecikmeyle masamda işimimin başındaydım.  Çok zor oldu ama akşamları anlaştığımız gibi bir gün ben gelip aldım bir gün Mediş .  Üçüncü hafta sadece sabahları götürdüm okula , arabasızlığıma söylenmeye devam ederek . Bu defa yeni anlaşmamıza göre Mediş aldı akşamları .
İstediğini alıp mutlu olan oğlum , rahat rahat okula gidiyor . Ne mutlu bana , daha doğrusu ne mutlu bize . Ama Mutlu Melek bununla yetinir mi ? Annenin zaafını yine kullanmak ister ;
(Aksam yatmak üzereyken)
D Anne , benı okul babam götürsün
Anne cevap verir çünkü babanın böyle bir şansı yoktur . Anne öyle ya da böyle birşekilde götürebilir de baba götüremez .
H Deniz cim baba işe gitmek için çok erken çıkıyor ve işyeri çok uzak . Dolayısı ile seni baba götüremez okula .
D Ama eski okuluma götürüyordu
H Çünkü o zaman işe gitmek için evden erken çıkmasına gerek yoktu . Erken çıkmasa yine götürmek ister ama maalesef babanın işyeri çok uzak .
D Tamam Mediş götürsün o zaman

15 Kasım 2010 Pazartesi

Gercekten

Mediş ‘e gidiyoruz . Bizim siteden çıktık, , Mediş ‘in sitesinin girişindeyiz. Birden ;
D: Gerçekten eşoolueşek bunlar
H: Ne ?
(Kaldırımda kırılmış halde duran, yeşil renkli soda şişesini göstererek)
D: Hiç yere cam atılır mı ? Baksana . Gerçekten eşoolueşek bunlar .

İçimden gülüyorum sana , son derece sevimlisin . Ama duymazdan da gelmeliyim .
Nerden duydun ,kimden öğrendin bu kelimeyi ?

14 Kasım 2010 Pazar

Heykel

D: Anne bi tane korsan heykeli yapalim ?
H: Nasil yapicaz korsan heykelini ?
D: Once bi tane korsan bulalim, sonra dondurmaciya goturelim. Bunu dondur diyelim . (Sol elle sol gozunu kapatarak ) Ama bi gozu boole kapali olsun , bi elinde de baston olsun tamam mi ?
H: Tamam :)
(Melegim, dun gezdigimiz buz muzesinden etkilenmis, buzdan heykel yapmak istemis ) .

6 Kasım 2010 Cumartesi

Mutlu Melegim

Meleğim ,
Bunalmış halde eve gelip , kapıyı açtığımda sevinçle bana koşman , kıkırdaman çok iyi geldi . 
Ne kadar saf ve ne kadar mutlusun . 
Keske cocuk olsam , hicbirseyi dert etmesem, uzulmesem, kossam civildasam, senin gibi mutlu olsam .
Hep böyle mutlu kal , canım oğlum .
Mutlu Meleğim.

5 Kasım 2010 Cuma

Kirilma Noktasi

Melek oglum. Anne zor kararlar esiginde . Keyifsiz ve sıkıntılı bir donemde . Kirilma noktasinda . Gerginligim, sabrimi ve hosgorumu eritiyor . Ara ara sesim yukseliyor . Seni o kadar cok seviyorum ki, ne uzulmeni isterim ne de seni uzmeyi .

2 Kasım 2010 Salı

Hayatın Gerçekleri

"Beni annem alsın" diye okuldan gelmek istemiyorsun . Delice ağlıyorsun . Ne öğretmenlerin ne Mediş , ikna edemiyor seni . Telefon açıyorlar bana . Anlatıyorlar . Ben uçarak ama uçmadan önce izin alma stresine bürünüp , "yine mi?"  bakışlarına maruz kallarak geliyorum . Benim yolda geçirdiğim süre içinde bir şekilde eve dönmüş oluyorsun . Ama ağlaman aralıksız devam . Kıyamıyorum böyle ağlamana . Gözlerin , bademciklerin kocaman kocaman , kıpkırmızı ve şiş . İşyerinden eve gelmem 50 dakika sürüyor , trafik olmazsa tabii ki . Geldim, hala ağlıyorsun . Ee normal tabi , bukadar çok ağlayınca birden durmuyor bu iççekmeler .
H: Ben bu hafta evden çalışabilir miyim ?
M: Neden ?
H: Deniz çok ağlıyor , okula benim götürmemi istiyor .
M: Hmm, bütün hafta mı ?
H: Evet önümüzdeki dört gün götürsem gönlü hoş olur . Tam 55 dakikadır ağlıyor . Sabah da böyle ağlıyor . Yapabileceğim başka birşey yok, okul fobisi oluşsun istemiyorum . Gerçekten çok ağlıyor . Pedagog benim götürmemin işe yarayacağını söylemişti .
M: Tamam ama hayatın gerçekleri var , sen çalışıyorsun .
H: Evet , biliyorum ama ...
M: Ofise baglanacak mısın ?
H: Tabii ki , sabah okula götürüp gelince hemen bağlanırım . Engeç dokuz yirmi de bağlanmış olurum .
Gönülden ya da değil önemli olan izin vermesi . Verdi

24 Ekim 2010 Pazar

Van Hoidonk ile Tanisma

Bu günü Pier Van Hoidonk ile tanışıp imza aldığın gün olarak hatırlamak istiyorum . Gün böyle bitsin istemezdim. Meğerse bu maç ve takım sevdası sandığımdan da büyükmüş.. Hatta herşeyden önemliymiş. İnsani kör edermiş . Öğrendim .

Hoidonk kim mi ? Uzun boylu , bak bak bitmiyor gibi, internetten baktım boyu1.93 cm . Çok sevimli , çok güleryüzlü, mutlu görüntülü bir adam . Kıvır kıvır saçları var . Fenerbahçe ‘ye 2005 - 2006 sezonunda gelmiş . Fenerbahçeliler ‘in en sevdiği yabancı futbolculardanmış .

Seninle çektirdiği resimleri sonra ekleyeceğim .

7 Eylül 2010 Salı

Annem Kokuyo

Dun aksam eve geldigimizde saat gece yarisini gosteriyordu . Sen Medis 'de uyumustun dogal olarak . Seni Medis de birakip gidemedim eve . Uyandirmaya da kiyamadim . Tugi ile beraber uyumussun . Tugi 'yi uyandirdim , seni aldim kucagima . Medis 'in odasindaki yatagina goturdum . Optum, kokladim. Icime cektim . Saglikli oldugun icin , benimle oldugun icin bin kere daha sukrettim . Hep diledigim gibi Saglikla buyumeni ,saglikla buyudugunu gormeyi diledim bir kere daha . Huzurla uyudugunu gormenin verdigi huzurla kapadim gozlerimi .
Sabah olunca Medis 'e ;
D: Annem 'le babam neden gelmediler aksam ?
M: Anne geldi , seni Tugi 'nin yanindan alip yatagina yatirdi. Beraber uyudunuz .
D: Ben gormedim annemi .
M: Geldi oglum  , sabah olunca da ise gitti .
D: Gidip yastigina bakicam
Odaya gidip , yastigimi kokladiktan sonra yuzunde tebessumle , sevinerek ;
D: Annem kokuyo. Gelmis :)

5 Eylül 2010 Pazar

Gülümsüz

D: Anne neden gülümsüzsün ?

İçimde derin hüzünle gülümsemeye çalışıyorum . Ahh be kuzucum . Anneni ilk defa böyle keyifsiz , tebessümsüz, üzgün görüncr bu durum icin “Gülümsüz” kelimesini ürettin. Yüzüm gülmüyor bugün . Haklısın , 'Gülümsüzüm' senin deyişinle . Belli etmemeye çalışıyorum , gülümsemeye çalışıyorum ama olmuyor. İçime içime sessizce ağlarken kontrolden çıkıp hıçkıra hıçkıra ağlamaktan ve seni korkutmaktan korkuyorum . Bu nedenle de yüzüne bile bakamıyorum . Çok üzgünüm. Çok dokundu bana bu akis .

4 Eylül 2010 Cumartesi

Hayat ve Nehir Melek

Nehir , NeuroBlastoma tedavisinde gonulluydu .
Denedi . Yol gosterdi .
Kendisi kucuk , verdigi savas buyuktu .
Cok mucadele etti . Cok yoruldu .
Veda edip baska bir boyuta akti.
Arkasinda derin keder ve uzuntu birakti .
Nur icinde yat Nehir Melek .


Nehir de annesi Zeynep Hanim da silinmeyecek izler birakti hafizamda .Farkindaligimi arttirdilar .
Yazdiklariyla cok sey ogretti Zeynep Hanim . Cocuklarin her sartta mutlu olabilecegini gosterdi. Hastalikla cocuklugun paralel devam edebildigini gordum okudukca. Azmi , beklentiyi , pozitif enerjinin gucunu gordum . Cok sey ogrettiler . Unutacagimi sanmiyorum ogrendiklerimi . Zihnimdeki faydali eserler kitapliginda hep olacak ama yine de yazayim istedim .  
Ayrica cok inanmistim NB illetini yenecegine , saclarinin cikacagina , pembeye boyatacagina .
Hayatlarinin NY ‘da devam edecegine ve hatta tanisacagimiza .

Gozyaslarimizin tadi ayni .
Sabir diliyorum .

27 Ağustos 2010 Cuma

Yorumlar

Giysi secimlerimizle , taki ve oje secimlerim icin yorumlar ; 

Beyaz ojeli eller ,kirmizi ojeli ayaklar icin ;
D: Anne cok guzel olmus bu beyazlar . Ellerini kirmizi boyayinca ,sanki parmagin kaniyor gibi oluyor . Ama ayaklari kirmiziya boyayinca guzel oluyor .

Baska bir gun ;
D: Anne , bunlar ustunde mi altinda mi ? (Tirnagimdaki beyaz ojeyi ve tirnagimin ucunu gostererek)
H: Ustunde kuzum
D: Anne ben oole istemiyorum . Bu beyazlar altinda olsun istiyorum.Oylesini daha cok seviyorum ben .
H: Tamam kuzum bi dahaki sefer oyle surdururum ablaya .
D: Anne sen oraya hep mi gidiyorsun ?
H: Hayir kuzum, hep gitmiyorum , bazen gidiyorum
D: (Hafif kizarak) Hep gitmeni istiyorum ben !
Annesi , hep gitsin french manikur yaptirsin istiyor oglum .

Ince ip askili bluz icin ;
D: Anne ben sana bunu indir demedim mi? (Biraz kizarak , askimi indirerek)
Aksesuar icin ;
D: Anne buyuk kupelerini tak.
D: Neden kalin bilezikkerini takmadin ?
D: Bunu takmani istiyorum diyerek annesine takacagi brosu , kolyeyi , bilezigi secen oglum .

Ruj surmeyince ;
D:Anne uzun zamandan beri dudakkarini kirmizi boyamiyosun .
Ruj surunce ;
D:Anne cok guzel olmus ,cok begendim .

Disari cikacakken ;
H: Deniiz , hadi kuzum seni bekliyorum.
D: Anne bi dakka , bi isim var .
H: Ne isin var ,ne yapiyorsun ?
D: Babama sortla tisort seciyorum. Hangisini giysin karar veriim gelicem .
Giydigimiz herseyi secn , guzel secimler , guzel kombinasyonlar yapan zevkli oglum :)

24 Ağustos 2010 Salı

Sevgi Diyaloglari

Gece uyurken ,bir ara uykusundan uyanan melegim omzuma bir opucuk kondurup;
D: Anne seni cok seviyorum
H: Ben de seni cok seviyorum melegim
Sonra ikimizde huzurla uyumaya devam :)

Uyumak icin odaya gittigimizde ;
D: Anne ,sana sarilarak uyumak istiyorum deyip basini basima dayiyor , kolunu boynuma doluyorsun .
Bazen de ;
D: Anne koza ol .
Koza ; Anne cenin pozisyonunda , tirtili da kozanin icinde :)

Gun icinde ;
D: Anne seni ne kadar cok sevdigimi biliyor musun ?
H: Biliyorum kuzum. Ben de seni cok seviyorumm :)

Anne ……, anne ……, anne ……. Bazen babaya bile agiz aliskanligi anne dedigin oluyor .
D: Anne , ayy baba …… diye baslayan cumleler :) . Ha ha haa ben pek hosnutum bu isten .

Sabahlari ben ise gitmeden once uyanirsan uykulu uykulu soruyorsun ;
Cevap evetse ;
D: Anne bugun tatil mi ?
H: Evet kuzum :)
D: Yasasinn , butun gun beraberiz yani . (Ve yanagima kondurdugun kocaman bir opucukten sonra sarilip uyuyoruz 8:30 ‘a kadar)

Cevap hayirsa;
D: Anne bugun tatil mi ?
H: Hayir kuzum :)
D: Anne , islerini hemen bitir , erken gel. Hava kararmadan gel .
Ya da
D: Anne ofise git, masana not yaz, de ki ; “Ben oglumla oynamaya gidiyorum” . Sonra hemen gel .

Ama ise gidiyor olmanin en sevindirici yani beni ise opucukle gonderiyor olman . Artik ise gidiyorum diye aglamalar yok, bu cok moral verici benim icin . Aglama yerine oneriler var ; En guzel oneri ; " Anne ofise git, masana not yaz, de ki ; “Ben oglumla oynamaya gidiyorum” .

6 Ağustos 2010 Cuma

H 'lere Mudahale ediyorum

K ‘lar gidip yerine H’ler gelince ; mudahale etmeyeyim , duzelir diye dusunmustum . “Cocuklarin konusmalarina mudahale etmemek gerekli,yanlis soyledikleri kelimeleri surekli duzeltmemek gerekli” diye okumustum biryerlerde . “Surekli duzeltirseniz, uyarirsaniz, cocuk nasil soyleyecektim, dogrusu neydi diye dusunur, konusmasindaki akicilik bozulur ,kekemelik baslar “ yaziyordu . Ben de hem bu teze dayanarak hem de senin Evrim’I ve Nurhayat ablanin konusmasindaki degisiklikleri taklit ediyor oldugunu dusunerek bir sure sonra duzelir deyip mudahale etmedim hic . Gelgor ki duzelmedi hic . Hatta tam tersi ortadaki k ‘lar yerine gelen h’ ler artik baskoseye yerlesti konusmada . Artik “K” ile baslayan ilk heceleri de “H” ya yakin bir sesle soylemeye basladin ve ben bu durumdan cok rahatsizim. Konusman anlasilmiyor . Once “Coh oldu dediginde” K’ yi batirarak “Cok oldu” diyordum dikkatini cekmek icin . Her kelimedeki K yi ustune basarak seslendiriyordum . Ama bunun bir faydasi olmadi mudahale etmeliyim artik diye dusunuyorum simdi .


Ilk mudahale diyaloglarimiz gun icinde, sadece ikimiz varken ve 4- 5 mudahaleyi gecmeyecek sekilde soyle basladi . ;
D: Anne parha gidelim mi?
H: Anlamadim,nereye gidelim?
D: Parha gidelim mi ?
H: Parka mi parha mi ?
D: Parka gidelim mi ?

Sonraki mudahale diyaloglarimiz gun icinde yine sadece ikimiz konusurken ve 4-5 duzeltmeyi gecmeyecek sekilde soyle etti ;
D: Anne parha gidelim mi?
H: Anlamadim ?
D: Parka gidelim mi ?
H: Gidelim

Ve simdi pek mudahalaye gerek kalmadi, kendin duzeltmeye basladin ;
D: Anne parha gidelim mi? Parka gidelim mi ?
H: Gidelim

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Bigun Degil

D: Anne beni Antalya 'daki robot yerine goturur musun ?
H: Antalya 'daki robot yeri ne oglum? Kim soyledi ?
D: Kendim ogrendiim :))
H: Antalya buraya uzak bi yer
D: Biliyorum anne, ucakla gidiliyor
H: Tamam bigun gidebiliriz
Biraz da sinirlenerek ;
D: Bigun degil anne bugun ! bugun !

"Bigun" degil "Bugun" . Zaman kavramlarini kullaniyor olman sasirtti beni .

Antalya 'daki robot yeri ? Nedir ? Neresidir ? Ne vardir ? Hic fikrim yok . Bir haftadir , ara ara , aklina geldikce ;

D: Anne beni Antalya 'daki robot yerine goturur musun ? diyorsun Kim soyledi , nerden duydun , kim ogretti diye soruyorum cevap hep ayni ;
D: D: Kendim ogrendiim :))

25 Temmuz 2010 Pazar

32 derecede cizme

Indirimden aldigim , uzerinde de Spiderman kabartmasi olan cizmeleri saklayamadim senden ve aklima gelen basima geldi :)
Posetinden cikarttin heyecanla , "anne corap da giyiim" dedin .
Ananeye , Tugi'ye, kuzene,yengeye herkese gosterdin . Sonra Hasan dayini bekledin . Hasan dayiya gostermeden eve gitmek istemedin . Hasan dayi da gelip orunce
30 'u gecmis sicaklikta , icinde corapla durum ; OIP 'in cizdigi gibi . Sanki bizi cizmis , cok guldum halimize cook :)


Pinar Abba Hasta


Sabah havuza gitmek icin hazirlanirken telefonum caldi .
S: Meraba ben Sila , nasilsiniz ?
H: Kotu bir haber yok dii mi?

Gozlerim dolu dolu,sen bana saskin saskin bakarken .

H: Tamam , hemen geliyorum .

Ne oldugunu anlamaya calisan bakislarinla beni izlerken , banyoya gidip yuzumu yikadim. Kucagima aldim seni ,koltuga oturduk . Yuzunde biraz korkmus , biraz saskin bir ifade var , suskun suskun “Ne oldu anne” bakisi var . Beni hatta bir yetiskini aglarken, aglar gibiyken ilk defa gordugunden olsa gerek .  Aglamak , bu siralarda uzerinde yogunlastigim konu . Tam da kendimi aglamamak icin frenlerken farkedip, sana “uzuldugunde aglayabilirsin” ‘I ogretmeye calistigim bu haftalarda akacak gozyasim varmis . Aglayabilmek iyidir,  hatta guzeldir .

H: Denizcim ,korkacak birsey yok melegim, Pinar ablanin hasta olmasina uzuldum ben , uzulunce aglayabilir insanlar .

Bu aciklama iyi geldi sana da bana da .

H: Deniz ‘cim, Pinar Abla ‘nin doktoru aradi , Pinar ablan hastanedeymis , benim hastaneye gitmem gerekiyor . Havuza Medis ‘le gider misin kuzum?
D: Nesi varmis Pinar abbamin
H: Yedigi birseyden zehirlenmis sanirim , hastaneye gidince doktoruna sorucam . (Pembe yalan !) Sen anane ile gider misin havuza ?
D: Pinar abbamin hastanesinde radyasyon var mi ?
H: Var kuzum
D: Anne o zaman ben gelemem . Sen Pinar abbami iyi et , bize getir tamam mi?
H: Tamam kuzum . Seni cok seviyorum ben
D: Ben de seni cok seviyorum anne .

Aksamustu telefonum caldi, Tugi ‘ye arattirmissin ;
D: Anne Pinar abbami bekkiyom ben ,havuzun orda bulusalim tamam mi ?

Kuzim Pinar ‘i kaptim getirdim bize . Iyi bakicaz Pinar abbana . Testler , tetkikler yapilacak . Dua edicez sonuclar iyi ciksin diye , bi daha ameliyat olmasi gerekmesin diye . 

(*) Sila ; Pinar ablanin doktor arkadasi

23 Temmuz 2010 Cuma

Tugi 'miz 40 oldu

Abim . Tugimiz . Bugun 40 yasina girdi :) . Azra 'si ve Deniz kuzuyla beraberken hep cok mutlu .
Dilegini biliyorum, kalkip yuruyebilmeyi cok istedigini biliyorum. Ama en onemlisi saglik . Saglikla yasa guzel abim . Tugim.
Hayatinda bir daha baska hastalik olmasin . Hep boyle gulsun yuzlerimiz :)
Posted by Picasa